Deli Murad Yusuf'a kızmıştı

A -
A +

Güreşten önce giyilen ve ta diz altına kadar uzanan beyaz gömlek; kundak ve kefen hatırlatır. Bu şekilde pehlivanlar, dünyaya beyaz bir bezle, kundakla merhaba ve yine beyaz bir bezle, kefenle Allaha ısmarladık dediğimizi, Kırkpınar'ın şehitler yadigarı olduğunu hatırlar ve hatırlatırlar. Pehlivanlar beyaz gömlek giymekle aynı zamanda, Hanefi mezhebinden göstermesi haram olan diz ile göbek arasının, kispetlerini giyerlerken görünmesine önlemiş olurlar. Yusuf, kispetini giydikten sonra, bir kenarda Yüce Mevla için iki rekat şükür namazı kıldı, Kırkpınar ermeydanında güreşmeyi nasip ettiği için. Güreşten önce iki rekat namaz kılmak, Kırkpınar geleneğiydi. Akıncıların savaştan önce, damadın gerdekten önce iki rekat namaz kılması gibi. Cazgırın, "Büyükorta pehlivanları ermeydanına" diye seslenmesiyle Yusuf, beyaz gömleğini çıkardı, altından bembeyaz vücudu ortaya çıktı. Yusuf, çok beyaz tenliydi, saçları sarışın gözeleri maviydi. Kuman Türklerinin bütün özelliklerini taşıyordu. Yusuf'un dış görünüşünün, efsanevi kahraman, destanlara konu olan, menkibeleri üç kıtada söylenen, Asya ve Avrupa'da onlarca yerde kabir ve makamı olan Sarı Saltukla aynı olduğu söylenirdi Yusuf, eşyalarını çadırının yanında oturan ihtiyar bir güreş sevdalısına emanet etmesiyle birlikte ermeydanına doğru yola çıktı. Kırkpınar ermeydanına ayak basmasıyla beraber, eğildi Kırkpınar toprağını öptü. Toprak dillenmiş, "Aslın benim, topraktan geldin, toprak olacaksın" diyordu. Yusuf, besmeleyle, Ayetel-Kürsü, Felak ve Nas surelerini okuyarak ermeydanı Kırkpınarda yürüdü. Yürüyen o değil, sanki onbinlerce alperendi. Yusuf'un ortaya çıkması seyircileri şaşırtmıştı: -Te be kim bu kızan? -Abe ben de bilmem. Kırkpınar'da ilk olarak görüyorum. -Çok ta beyaz tenliymiş, hiç güneş yüzü görmemiş bunun vücudu. Meydanlarda hiç yanmamış mı? -Merak etmeyin bugün mağlup olunca hem yüreciği hem de vücudu yanar. Yusuf, büyükortaya soyunan diğer pehlivanların yanına geldi, selam verdi. Beraber yolculuk yaptığı Deli Murad da büyükortaya soyunmuştu. Yusuf'un büyükortaya soyunması Deli Murad'ın hoşuna gitmemişti: -A be pelvanlar. Bugün bize büyükortada ekmek yok. Bu Yusuf'u iyi tanırım. Hepimizin tozunu silkeleyecek. Deli Murad, Yusuf'a kızmış gibiydi: -A be Yusuf, niçin başaltına çıkmadın? Senin yerin orası. Bize üç kuruşluk ödülü çok mü gördün? Yusuf, böyle bir tepki beklemiyordu: -Te be Murad niçin üle sülersin? Küçükortada güleşen pelvanları görünce başaltına çıkmağa cesaret edemedim. Kırkpınar'da küçürorta pelvanları büle olursa, başaltı pelvanları kim nasıl oldur diye düşündüm. Sonra merak etme be Murad agam. Beş yıldır güleşten koptum. Sen beni çok rahat yenersin. Yusuf'un sözleri Murad'ı, sakinleştirmek yerine daha fazla kızdırdı: -Yusuf, bizimle dalga mı geçiyorsun. Sen hiç aynaya bakmıyorsan galiba. Bu halinle seni başta güreştirmek lazım. Yusuf, Deli Murad'a cevap vermenin, onun deli damarını daha da kabartacağını anladı ve hiç ses çıkarmadan yağlanmasına devam etti. Kırkpınar'da ilk günü yapılan büyükorta güreşlerinde, Deli Murad ile Yusuf, sona kaldılar. Yusuf, rahat bir şekilde Deli Murad'ı yenerek birinci oldu. Yusuf, giyinmek üzere çadırına geldiğinde, ağanın yardımcılarından biri Yusuf'a seslendi: -Pelvan! Üstünü giyinince ağanın yanına gel. Ağa seni istiyor. Yusuf, ağanın kendisini niçin çağırdığını merak etti, ne söyleyecekti acaba? Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.