Ahmet, Benoit'i, onunla yollarının kesişmesini, kızılelmanın ışımasını, Conte de Champre'nin kendisini ölümle tehdit etmesini ve Berlin'de ummadığı şekilde karşılaşmasını düşündü. Hikmet dedenin dediği gibi Benoit ile yine güreş peşinde koşarken karşılaşmıştı. Ömrü Benoit peşinde koşarken mi geçecekti? Artık, Frenk diyarında bir dakika bile durmak, istemiyordu. Güreş saatine az bir zaman kala, menajer Rum Pierri ile görüştü. Güreşlerden çekilmek istediğini söyledi. Pierri, bunun mümkün olmadığını, güreşe çıkmazsa beşbin mark tazminat ödemek zorunda kalacağını açıkladı. Yanında bu kadar para yoktu. Eğer olsaydı, hiç düşünmeden ödeyip İstanbul'a dönecekti. Ve Ahmet, 26 Nisan 1900'de Berlin'deki Winter Garden'de (Kış Bahçesi'de) Alman Hitzler ile grekoromen güreşi yapmak üzere ringe çıktı. Seyirciler Karamel diye tezahürat yapmağa başladılar. Seyircileri selamladı. Ahmet, sarışın mavi gözlü rakibinin sabah, Benoit'i kaybetmesine sebep olan polislerden birine benzediğini fark etti. Fark etmesiyle beraber de kan beynine sıçradı. Hakemin düdüğüyle birlikte, bir boğa gibi saldırdı. Yenmek yenilmek hiç aklına gelmiyordu. O, Hitzler'in yüzünde, sabah, Benoit'i elinden kaçırmasına sebep olan polisi görüyordu. Rakibini belinden yakaladı. Yakaladığı gibi hırsla ringin ortasına savurdu. Hitzler, yüzüstü ringin ortasına düştü. Düşmesiyle beraber kalkmak için harekete geçti. Ama kalkamadı. Ahmet, bir panter gibi üzerine atıldı, hemen, her iki kolunu hasmının koltuk altlarından geçirip çift kle (kurt kapanı) oyununu aldı ve yüklendi. Fazla zorlanmadan rakibini sırt üstü çevirerek yendi. Herkes, şaşkınlık içindeydi, güreş 1 dakika bile sürmemişti. Alkışlara üstün körü bir selam verdikten sonra, soyunma odasına çekildi. Yerde yatan rakibini kaldırmak aklına dahi gelmemişti. Ahmet, çok zor bir durumdan geçiyordu. Paris'te yaşadıklarının üzerine Berlin'dekiler eklenince, hareketlerini kontrolde zorlanır olmuştu. Giyinen Ahmet, hemen otele döndü ve odasına çekildi. Üzerinde kırıklık vardı. Berlin'in havası, Ahmet'i çarpmıştı, yatağa düştü. 27 Nisan günü Ahmet, odasından hiç çıkmadı. Devamlı üşüyor, titriyordu. Menajeri Rum Pierri, doktor çağırdı. Ahmet'i sıkı bir kontrolden geçiren doktor, çok şiddetli bir grip rahatsızlığı geçirdiğini, en az bir hafta yatakta istirahat etmesi gerektiğini söyledi. 28 Nisan'da Alman Elberle'yle güreşi vardı ama ayakta duracak hali yoktu. Doktorun ve menajeri Pierri'nin bütün karşı koymasına rağmen Ahmet, dinlemedi. "Ben, güreşten kaçtı dedirtmem" diyerek güreşe çıkmakta ısrar etti. Pierri'nin yardımıyla ringe kadar çıktı. Rakibi Eberle'nin şöyle bir dokunmasıyla yere yıkıldı. Tek klesi, sağ koltuk altından elini sokup omzuna koyarak çevirmesiyle de sırt üstü yenildi. Ahmet, o kadar bitkin düşmüştü ki, bir müddet yerden kalkamadı. Pierri'nin araya girmesiyle hasta hasta güreştiği seyirciye anlatıldı. Seyirci, Ahmet'i bu çılgınlığı sebebiyle alkışladı. 30 Nisan 1900 günü Ahmet'in daha önce 50 saniyede yendiği Hitzler ile ikinci bir güreşi vardı. Ahmet, tam manasıyla iyileşmemişti. Yine de Hitzler'in karşısına çıktı, on dakika çok zor şartlarda güreşti. > DEVAMI VAR