Eşinin, "Aradığımız hem de dibimizde" sözüyle şimdi şaşırma sırası, Fatma hanımdaydı: -Dibimizde mi, kim? -Hikmet dede bre hatun, Hikmet dede. Fatma hanım, ah akılsız kafam der gibi başına vurdu: -Hikmet dede ha, doğru ya. Nasıl da bilemedim. 'Yüce Mevlamızın her işinde bir hikmet vardır' dediği için kendisine Hikmet dede denilmiş... Gönül ehli olduğundan da zerre şüphe yok. Kara Ali, hanımının anlattıklarıyla dünyalar kendisine verilmiş gibi sevindi. Ne yapsın, sevincini, eşiyle nasıl paylaşsın bilemedi. Zaten oldum olası, sevincini belli etmeyi pek sevmezdi. Çocuk gibi bağırmamak, nara atmamak için kendini zor tuttu. Sevdiceğinin başını göğsü üzerine çekti, kolları arasına aldı, "Bana dünyaları verseydin bu kadar sevinmezdim, dedi. Yüce Mevlam, iki cihanda aziz etsin, beni sevindirdiğin gibi seni sevindirsin. Demek... Demir Baba, gözüktü ve sana bir elma verdi ha. Allah Allah... Allah Allah...Vay Ahmet'im vay... sendeki bu fevkaledelik bundanmış ha." Kara Ali ve hanımı gece yarısına kadar hep Ahmet'i konuştular. Onu, Demir Baba Dergahı'na vermeyi, pehlivanların yetiştiği medreselerde okutmayı, bunun için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamayı, Hikmet Dede'ye uygun bir zamanda rüyayı anlatmayı, onun uygun gördüğü şekilde hareket etmeyi kararlaştırdılar. Yattıklarında, düşlerinde Plevne, Gazi Osman Paşa, Hikmet dede ve biricik oğulları, ciğer pareleri Ahmet vardı. *** İkinci Plevne Muhârebesi'nin iki gün sonrası, 1 Ağustos 1877 Çarşamba günü bütün Londra ve New York gazeteleri, haberi manşette şu başlıklarla verdiler: "Ruslar Mut?lak Bir Mağlûbiyete Uğradılar" "Savaşın Talihi Türkler Lehine Değişti" "Çar: Plevne Ne Bahasına Olursa Olsun Ele Geçirilmelidir" "İkinci Plevne zaferinden sonra, Ruslar'ın bu Türk Ordusunu gerilerinde bırakarak ilerlemele?rinin mümkün olmadığı anlaşıldı" Artık Plevne'deki Türk askerinin manevi gücü ve kumandanları Osman Paşa'ya itimatları fevkalade arttı. Rus ordusu içinde de, Plevne'nin uğursuz ve düşürülmesi imkansız bir kale olduğu, yayılmış, Plevne ile ilgili Rus ordusunda çeşitli efsaneler anlatılıyor, daha önce görülmeyen yeşil sarıklı askerlerin Osmanlı askerlerine imdada geldiği, bunlara bırakın kurşunun, top güllesinin dahi işlemediği söyleniyordu. İkinci Plevne Muharebesi, Ruslar için, birincisinden çok büyük bozgundu. Osman Paşa'nın peşlerinde olduğunu sanan Rus birlikleri, panik halindeydi. Ertesi gün Ziştovi'de Rus boz?gunu duyulmuş ve bütün Bulgarlar, Yahudiler ve Kazaklar, sü?rüler hâlinde Tuna köprüsünden geçerek Romanya'ya can atmış?lardı. Korku, Bükreş'e kadar yayılmıştı. Rus umumî karargâhı?nın Tırnova'yı terketmesi, paniği arttırdı. Geri çekilen Rus bir?likleriyle dolu olan yollar, kaçışan Bulgarlar'la da dolunca, yürünemez hâle geldi... *** Osman Paşa'nın ordusunda görevli Tabip Binbaşı Charles Ryan'ın Plevne günleri uzadıkça, aklı başından gidecek gibi oluyordu. İkinci Plevne Muharebesinde, Osmanlı ordusu, Plevne'nin sivil halkı ve özellikle de Ahmet'in reisi olduğu sekiz oniki yaş arası çocuklardan kurulu Kırk Kanatlı ekibindeki ölümü hiçe sayarak yapılan mücadeleyi görünce, Ryan'ın şaşkınlığı, sonsuz bir hayranlığa dönmüştü. > Devamı var