Efendiliğiyle hayran etti

A -
A +

> DEVAMI VAR Ahmet, salona girmesiyle birlikte, ortalık yıkıldı. Ahmet, Paris'te yaptığı güreşler boyunca, sempatik hareketleri, gülen yüzüyle, Kızılelmalı, aşkolsunlu naralarıyla Parislilerin gönlünü kazanmıştı. Parislilerin zihninde binlerce yılda oluşan Türk düşmanlığına ve Ahmet'in rakibi kendi pehlivanları Laurent olmasına rağmen Ahmet'i alkışlıyorlardı. Ahmet, elini göğsüne koyarak ve gülücükler dağıtarak Fransızları selamladı. Seyircilerin arasında sevdiceği, kızılelması Benoit'in olduğunu bilmek, onu da daha da sevimli kılıyordu. Laurent'in de gelmesiyle ortalık hareketlendi. Hakem, iki güreşçiyi yan yana getirdi. Laurent, Ahmet'ten daha kilolu ve boyluydu. 1.90 boyunda ve 138 kilo ağırlığında gösteriyordu. Ahmet ise 1.80 boyunda, 105 kilo ağırlığındaydı. Hakem'in düdüğüyle birlikte güreş başladı. Laurent'in, sinirli ve heyecanlıydı. Ahmet ise, sanki gönül dostları arasında sohbetteydi. Yüzünde gülücükler, tebessüm ediyordu. Güreşi, taraf olan, Ahmet'i Türk olduğu için sevmeyen, açığını gözleyen 6 Aralık 1899 tarihli Velo, J. Des Spors ve Figaro gazeteleri şu şekilde anlattı: "Laurent, nededir bilinmez, sinirliydi. Ahmet'i favullü güreşe zorlayararak diskalifiye ettirmek, hakem kararıyla mağlup ilan ettirmek için uğraştı. Kara Ahmet, Laurent'ten daha ufak olmasına rağmen, hücum etti, Laurent ise korkak güreşti. Türk güreşe her zamanki gibi devamlı hücumla ve sert başladı. Bir taraftan 'Hayda!' diye naralanıyor, diğer taraftan da gülle gibi elenselerini birbiri ardından Laurent'in ensesinde patlatıyordu. O kadar rahat, o kadar şen şakrak idi ki, sanki ölümü Cennet'e gidiş gören akıncı ecdatları gibi Mohaç ovasında, haçlı ordusuna karşı savaşıyordu. Laurent, Ahmet'in ensesinde boza pişiren, kendisini fırına atılmış gibi sarsan elenselerine mani olamayınca sinirlendi. Ahmet'i kavgaya zorlamak için suratına bir yumruk attı. Sol kaşının hafifçe kanamasına rağmen, Ahmet, aldırış etmedi. Sükuneti elden bırakmadı. Laurent'e ihtar verildi. Aynı tempo ile hatta biraz daha hızlandırarak işine, balyemez topu gücündeki elenselerini savurmağa devam etti. Laurent, baktı kı, bu elenselerden kurtuluş yok, Ahmet, işi kavgaya da dökmüyor. Başka bir yola başvurdu. Güreşi bıraktı, hakemin yanına gitti. Rakibinin tokat attığını söyledi. Hakem, Pierri vasıtasıyla rakibinin şikayetini Ahmet'e anlattı. Türk şaşırmıştı. Katiyen böyle bir şey yapmadığını, ancak elense çekme anında mesafe büyüyünce, elenselerin yarım gelebileceğini, bunun da tokada hiçbir şekilde benzemeyeceğini, asıl tokat ve yumruk atanın Laurent olduğunu söyledi. Hakem de, seyirciler de Ahmet'in faullü güreştiğini görmemişlerdi. Durum, açıklanınca, seyirciler, Laurent'i protesto ettiler. Ahmet'in karşılaşmanın başından beri, bir saniye bile neşesini kaybetmemesi, rakibinin centilmenlik dışı hareketlerine rağmen, efendice güreşmesi, bütün acılara dayanması, hiç şikayette bulunmaması, çok tatlı hali, Fransız seyircileri Ahmet'e hayran bırakmıştı. Ahmet, bu davranışlarıyla Fransız seyircisini, güreşiyle Fransız güreşçileri, yakışıklılığıyla da Fransız dilberlerini fethetti. Bu yüzden rakibi Fransız olmasına rağmen, Fransız seyirciler, bütün kalpleriyle birlikte Ahmet'in yanındaydılar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.