Ele, bele, dile ihanet olmaz

A -
A +

Soğuk, büyük ızdırap kaynağı idi. Odun tükenmişti. Türk askeri, bir müddet, bir ay öncesine kadar dallarında binbir renkli üzüm tanecikleri, Rumeli dilberleri gibi salınan asma kütüklerini, keserek ısındı, sonra onlar da bitti. Ama, sabır, metanet, komutanlarına olan itimat devam ediyordu. Osman Paşa, asker tayınının günde 250 gram ekmek ve 250 gram ete indirilmesini emretti. Ekmek, yarı yarıya buğday ve mısır unundan pişiriliyordu. Kahve, çay ve tütün tükenmişti. Şeker çok azalmıştı. Tiryakilere tütünsüzlük çok zor gelmişti. El altından Ruslardan sarı liralar karşılığı tütün alınıyordu. Bir yumurta için akıl almaz para isteniyor?du. Sabun yoktu. At ve öküz kesilmesi kesin şekilde yasaklan?mıştı. Çünkü, bir çıkış hareketinde bu hayvanlar orduya lâzım?dı. Eratın üniformaları, ayakkabıları parçalanmıştı. Ayağına çuval sarmaya, kaputlarının altına Rus ve Romen üniforması giymeye başlıyanlar vardı. Şartlar çok ağırlaşmıştı. Buna rağ?men Plevne garnizonundan ancak 200 firar vak'ası oldu. Bunla?rın hepsi de 'başıbozuk' denilen gönüllülerdi. Her Türk askeri hâlâ 'teslim olmıyacağız' diyordu. *** Hikmet Dede, Ahmet ve ekibin topladı ve anlattı: -Evlatlarım. Çok zor günler geçiriyoruz. Bir tarafta açlık ve soğuk, diğer tarafta Rus gülleleri. Plevne halkı ve askerler iyice bunaldı. Manevi desteğe ihtiyacımız var. Size öğreteceğim akıncı türküsünü, her yerde, askerlerin ve halkın arasında söyleyerek gezeceksiniz. Bu türküyü dilinizden düşürmeyeceksiniz. Hikmet Dede, akıncıların hayata bakışını, serhat boylarında, düşman içinde serdengeçtilerin nasıl olması gerektiğini çok güzel ifade eden "Buna Er Meydanı Derler" türküsü yanık sesle okudu: Buna er meydanı derler Bunda söz olmaz Çifte yürekli erkekler Şahin gelir bu yane Ele bele dile (İmanım) İhanet olmaz Okurlar fermanın (İmanım) Kıyarlar cane Bu yolun erkanı (İmanım) Hünkardan gelir Serden geçmiş erler (İmanım) Şahin gelir bu yane Sıtk-ı sadakattan (İmanım) Ayrılmak olmaz Okurlar fermanın (İmanım ) Yandım kıyarlar cane Hikmet Dede, Ahmet ve arkadaşlarına defalarca bu türküyü söylettikten sonra onları Plevne içlerine saldı. Plevne'yi dışarıya bağlayan telgraf hatları çoktan kesilmiş?ti. Yalnız şehrin içinde çeşitli tabyalar arasında telgraf hatları vardı. Onun için Osman Paşa, dış dünyadan ve harbin gidişin?den de az ve geç haber alıyordu. Telgraflar kesilmişti ama, Kara Ahmet ve Kırk Kanat ekibini söylediği 'Buna Er Meydanı Derler' türküsü, gönülden gönüle, dilden dile yayılıyor, Plevnelilere ve Osmanlı askerine yeni bir şevk ve gayret veriyordu. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.