Er olan, ilgi beklemez; başarıyla mahkûm eder

A -
A +

Bre er oğlu er, bre şampiyon! Öyle konuşmayacak, ilgi dilenmeyecektin. Kızdığın medyanın ekmeğine yağ sürmeyecek, onlara yalvarıyor durumuna düşmeyecektin. Okudum ki, "Türkiye'de herkes futbol, basketbol oynamak mecburiyetinde değil, başta güreş olmak üzere diğer amatör sporlara da ilgi gösterilmeli. Medya güreşe gereken ilgiyi göstermiyor. Beşiktaş - G.Saray maçında, Türk'ün Türk'ü yenmesinde bize ne yarar var, bizi birbirimize düşman etmekten başka? Bizler Türkiye'yi, 65 milyonu temsil ediyoruz, sadece küçük bir haberle geçiştiriliyoruz. 65 milyonu, hatta bizi görmezlikten gelen bütün basını da ve Türkiye'yi temsil ediyorsak, medyanın bizi tanıtması gerekir. Eurovision'da birincilik kazanan Sertab Erener'le aynı anda havaalanına indik. O insan Taksim Meydanı'nda üstü açık arabalarla götürülürken, Türkiye'ye mal olan bizler resmen görmezlikten gelindik." demişsin. Baştan inanamadım, er oğlu er, böyle söylemez. Başarısını bilmem kimlerin başarısıyla, ölçmez, dedim. Fakat ne zaman ki; aynı sözleri senin ağzından televizyonlardan dinledim, işte o zaman gönlüm yandı ki ne yandı. Bre Şeref agam. Yeri gelince, güreş bizim ata sporumuzdur, deriz, ama ata sporumuzun gerektirdiği gibi hareket edemeyiz. Yurt dışında nice başarılara imza atan Koca Yusuf, Kurt Dereli Mehmet, Adalı Halil, Kara Ahmet, Yaşar Doğu ve Hamit Kaplan'ın, "Bize ilgi gösterilmiyor" diye ağlandıklarını duydun mu? Duymamışsındır, çünkü ağlamamışlardır. Onlar, yalnızca işlerini biliyorlardı. İşlerini şu, bu, o, şöyle böyle desinler diye yapmıyorlardı. İnandıkları, değer verdikleri için yapıyorlardı. Medya, ilgi diye bir dertleri de yoktu. Yahu Eroğlu, "İlgi göstermeli" diyerek medya ilgi göstermez. Medyanın ilgisi iki sebepten olur. Medyanın gerçek patronları, şu konuları, şu şahısları devamlı gündemde tutun derler ve iş biter. Artık o konu, ve şahıslar devamlı medyanın gündemindedir. Çünkü, emir demiri keser. İkinci sebepse, başarıdır. Öyle bir başarı ki, medya ilgisiz kalamaz, ilgilenmeğe mahkum olur. Naim Süleymanoğlu, Hamza Yerlikaya ve tabii ki, Şeref Eroğlu'nun başarıları gibi. Sevgili Eroğlu, iyi bilirsin ki, spor geleneğimizde güreş, yalnızca madalyaya, milletlerarası başarıya kavuşmak için yapılmaz. Spor, güreş, ebedi güzelliklere götüren vasıtadır. Örfümüzde, spor spor için değil, spor, ebedi güzellikler içindir. Merak edip babana, "Babacığım, soy ismimizi niçin Mareşaloğlu değil de Eroğlu diye almışız" sualini sormadın mı? Sorsaydın eminim ki; sana şöyle diyecekti: "Oğul, insanlık, makam, mevkide değil, ebedi güzelliklere sahip olmakta, iki cihanın serveri, gerçek mareşal Efendimizin askeri, eri olmak şerefine kavuşmaktadır. Ebedi güzelliklerin bizlere ulaştırıcısına er olunmadıkça, mareşal olunmaz. Senin dedelerin bu manada erdi. bunun için biz Eroğlu soyismini aldık." Yiğidim, Eroğlum! Medya bize ilgi gösteriyor diye ağlama. Ağlayacaksan, biz niçin daha başarılı olupta medyayı ilgi göstermeğe mahkum etmedik diye ağla. Sevgili Eroğlu, er olan, "Medya bize ilgi göstermeli" diye ilgi dilenmez. Başarı, hüneri ve gayretiyle, medyayı ilgi göstermeğe mahkum eder. Başarılar sonrası medya ilgi gösterince de, onların iki yüzlülüğü karşısında sevinmez, yalnızca tiksinir. Bilmez misin, hüner ehlini ancak hüner ehli anlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.