Filipe'den gelen haber

A -
A +

Rüstem'in Yusuf'u sürdüğü yerde su dolu çukur vardı, ancak iki pehlivan da çukurun farkında değildiler ve çukura düştüler, böylece birbirlerinden ayrıldılar. Çukurdan çıktılar, ama her tarafı çamura bulanmış halde. İki pehlivan birbirlerine bakıp bakıp güldüler, Kuru Rüstem latifeyi patlattı: -Te be Koca Usta, biz birbirimize üstünlük sağlayamadık, ama çamur pehlivan her ikimizi de yendi. Seyirciler, Kuru Rüstemin güreşini beğenmişlerdi: -Afferin bu Karacaatlı Pelvana ba, boş değilmiş, -Doğru sülersin be. Baksana Yusuf'la başa baş güreş yapıyor. Su getirildi, iki pehlivan çamurlarından temizlendi, tekrar yağlandılar ve güreş kaldığı yerden başladı. Güreşin uzaması Yusuf'un canını sıkmıştı, hemşehrilerinin önünde, mahcup olmak endişesine düştü, güreş tekrar başlar başlamaz, çapraz öyle alınmaz böyle alınır der gibi çok sağlam bir çapraz doldurdu, ellerini Rüstem'in koltuk altlarından geçirip sırtında birleştirerek Rüstemi fırtına gibi sürmeğe başladı, bir müddet sürüp iyice hızlandıktan sonra çengeli yetiştirdi, ayağıyla rakibinin ayağına bastı. Rüstem sırtüstü giderken son anda çok ustaca bir dönüşle kendini yüz üstü yere attı. Yusuf da hemen bastırdı, hiç beklemeden paça kasnak oyununu aldı ve künde için harekete geçti, Rüstem Pehlivan, künde vermemek için ne kadar direndiyse de mani olamadı, Yusuf'un çelikleşmiş parmakları paça ve kasnaktan kopmadı, Yusuf, rakibini künde ile, kaldırıp çevirerek sırtüstü yendi. Rüstem, doğruldu, Yusuf'u kucaklayıp kaldırdı, böylece Yusuf'la helalleşmiş oldu. Yusuf, Rüstem Pehlivanı teselli etti: -Çok zorlu pelvanmışsın be Rüstem. Galibiyet bugün bana güldü, bir daha sana güler, keşke seni daha önce tanısaymışım. Rüstem Pehlivan güldü: -Yusuf Pelvan beni tanıyamadın galiba, seninle daha önce karşılaşmıştık. Yusuf, mahcup oldu: -Kusura kalma Rüstem Pelvan çıkaramadım. -Dokuz yıl önce Oluklu Köyü'ndeki güreşlerde Kel Mehmed Pehlivan ile ben eşleşmiş, sen de Deli Hafız Pehlivanla eşleşmiştin. Yusuf, hayatının en heyecanlı güreşlerinden birini yaptığı Oluklu Köyü düğün güreşlerini hatırladı: -Kusura bakma Rüstem pehlivan o kadar değişmişsin ki tanıyamadım. O zaman 17 yaşlarında bir delikanlıydın, şimdiyse tam bir başpehlivan olmuşsun. Rüstem mahçup mahçup konuştu: -Ustam senin güleşçiliğin yanında bizimkisinin lafı mı olur. Yusuf, mert ve iyi pehlivan olan Rüstemi sevmişti: -Rüstem Pelvan, senin köyün buraya uzak. Düğünden hemen sonra köye döneceğim, misafirim olursan sevinirim. Rüstem Pehlivan için Koca Yusuf'la bir saat bile birlikte olmak dünyalar değerindeydi, ondan öğreneceği çok şey vardı: -Seninle olmak benim için en büyük şeref, yük olmaktan korkarım. -Bre Rüstem Pehlivan, misafir hiç yük olur mu, tam tersi misafir bereketiyle hem dünyadaki hem de Ahıretteki yükümüzü alır. Yusuf, Rüstem Pehlivan'ı köylülerine tanıttı. Seyirciler de Rüstem'i çok sevmişler, güreşinden memnun olmuşlardı. Yusuf, kendisine verilen beşibiryerde altın ödülünü Rüstem'e vermek istedi, ancak, Rüstem kabul etmedi, bunun üzerine düğün sahipleri ve diğer güreşseverler Rüstem'e ayrıca ödül verdiler. *** Yusuf, 1885'in ekiminde Filipe'den gelen haberle yıkıldı. Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.