Gerçeklerle yüz yüze geldiler

A -
A +

Hikmet Dede, bütün bunları söylerken, sekiz yaşındaki çocuk anlar mı sıkıntısındaydı, ama, Ahmet, sualleriyle çok iyi anladığını, daha fazlasını duymak istediğini gösterdi. Hikmet Dede'nin gönlü, Ahmet'in, gelişini beklediği kişi mi diye pır pır atmağa başladı, ama, işareti beklemeliydi. Ve yürüdüler, meyveye durmuş piri fani Hikmet Dede'yle, toprağı yırtma gayretindeki tohum Kara Ahmet... hastaneye, yardım bekleyenlere, kaderlerine doğru. Yönleri, kaderlerinden kaderlerineydi... *** Rusların gözü iyice korkmuştu. Rusya'dan yeni kuvvetler gelmedikçe, Plevne'de, Osman Paşa ve silah arkadaşlarına karşı yeni bir taarruza geçilemiyeceğinden bütün Rus subayları müttefikti. Rusya'da, 188 bin 500 kişi silâh altına alındı. Rus kurmaylarına göre, bunların bir kısmı olsun Tuna'yı geçip Plevne'ye ulaşmadan savaşa devama imkân yoktu. Bir çok Rus suba?yı, dindaşları, kendileri gibi Ortodoks ve Slav olan Bulgarları, Müslüman Türklerden kurtarmak için heyecanla Tuna'yı geçmiş ve savaşa girmişti. Şimdiyse bütün heye?canlarını kaybetmişlerdi. Zîrâ gerçeği gözleriyle görmüşlerdi. Türk?lerin, Tuna vilâyeti, Rusların ise Bulgaristan dedikleri ve şimdi başta Plevne olmak üzere çeşitli cephelerde Osmanlı askeriyle savaştıkları bu topraklarda, tam şaşkına dönmüşlerdi. Entelektüel Rus subayı, şimdi savaştıkları topraklarda, baskı altında, sefalet içinde, din hürriyetinden yoksun, mal, can ve ırz emniyetleri olmayan Bulgarlar olduğuna, Panslavistler tarafından inandırılmışlardı. Burada yaşayan Bulgarları, bolluk ve refah içinde, bırakın Rus köylüsünden, savaş muhabiri İngiliz gazetecisi Forbes'in yazdığı gibi İngiliz köylüsünden dahi zengin gö?rünce, inanamadılar. Bulgar köy evleri, Rus mujik, kulübelerinin yanında saray gibi kalıyordu. Dinî hürriyete gelince, her yerde kilise vardı ve Türk?ler, kilisesine giden Bulgarlar'a yan gözle bakmak değil, ehemmi?yet bile vermiyorlardı. Bu durumda bir çok Rus subayı için sava?şın 'Haçlı Seferi' vasfı kalmamıştı. Plevne, Rus ordusunun gurur ve şerefini kırmıştı. Ruslar, uğursuz dedikleri Plevne kasabasını mutlaka almak istiyorlardı. İkinci Plevne bozgunu, Rusya'da Sibirya soğuğunu çöl sıcağına çeviren bir tesir yaptı ve vatanseverliği tahrik etti. Sürü sürü Rus, orduya katılmaya başladı. Osmanlı'nın Tuna vilayetini, güneye bağlayan ve Balkan dağlarının en önemli geçidi Şıpka'da da Ruslar, çok tehlikeli durumda idiler. General Gurko, Çar'ın hassa alayını bile Türk cephesine getirmek için, Petersburg'a gitti... Rus umumî karargâhında Çar II. Aleksander ki (bu harbi iç âleminde hiç de istememişti), omuz?ları düşük, devamlı bir aşağı, bir yukarı dolaşıyor, elleri arkasın?da volta atıyordu. Osman Paşa'nın çok üstün Rus kuvvetlerini yenmesini onuruna yedirememişti. General İgnatiyef, savaşın ger?çek hazırlayıcısı ve panslavistlerin lideri ki savaştan önce Rusya'nın İstanbul büyükelçisiydi, Çar'ın huzurunda idi. Durum ciddî idi, Süleyman Paşa, Şıpka'yı alırsa, vahîm olacak... Ruslar, üç ateş arasında; Osman Paşa, Süleyman Paşa ve Mehmet Ali Paşa arasında kalacaktı. > Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.