Gördüklerine inanamadı

A -
A +

Yusuf, gözlerine inanamadı. Düşmemesi için bir eliyle tutmak mecburiyetinde kaldığı Demir Baba'nın kıspeti, peşrev hareketiyle beraber, vücuduna oturmağa başlamıştı. Sevincinden ne yapacağını şaşırdı. Demek ki, Demir Baba'nın kıspetini giymeğe hak kazanmıştı. Bundan büyük sevinç, bundan büyük şeref olur muydu? Kıspetin vücuduna oturmağa başlamasıyla birlikte Yusuf, daha büyük aşk ve şevkle peşrev yapmağa başlamıştı. Farkında olmadan öyle güzel peşrev çıkarıyordu ki, oradakilerin hepsi hayretler içinde kalmışlardı: - Te be, şu Yusuf'un peşrevinin güzelliine bakın! - A be bu kızancık bu kadaa güzel peşrevi needen ürenmiş? - Mübarek evlat! Sanki Sultan Abdülaziz'in önünde huzur peşrevi yapıyeri. - Maşallah deyin be şu aslana! Yusuf, heyecandan nasıl peşrev çıkardığının farkında bile değildi. Peşrev bitip kalfa ile ense bağladıklarında, elinin heyecandan titrediğini farketti. Kalfa yavaş sesle Yusuf'u tebrik etti: - Evladım Yusuf. Adi mübarek olsun. Demir Buba'nın kıspetiyle Kırkpınar'da nice dillere destan güreşlee yapaasın. Adi bakaam. Senle şüüle güzel bir güreş ziyafeti çekeem misafirlere. Yusuf ve kalfa, sanki Kırkpınar'da başpehlivanlık birinciliği için güreşiyorlarmış gibi kıran kırana bir güreş yaptılar, seyredenlerin ağzı açık kaldı: -Te be bu Yusuf, epten de pelvan olmuş. - Maşallah deyin be kızancaaza. Yusuf'un hocası İsmail Pehlivan da, kıspetin Yusuf'un vücuduna tam oturduğunu görmüş ve Demir Baba'nın emanetine layık bir talebeye hoca olduğu için sevinmişti. Yusuf, kalfayla, alt alta üst üste tıpkı bir başpehlivan gibi güreştikçe babası Deli İsmail Ağa, dünyalar kendisine verilmiş gibi seviniyor, oğlunun Kırkpınar'da başpehlivan birincisi olduğu günlerin rüyasını görüyordu. Annesi de, yüce Allah'a, oğlunun başpehlivan olduğunu görmeyi kısmet etmesi için dua ediyordu. Çavuş nineyse, torunu Kırkpınar birincisi olmuş gibi sevinçlerde ve şükür dualarındaydı. Büyük bir heyecan içinde kalfa ile kispet giyme güreşini yapan Yusuf, elbiselerini giydikten sonra hocası İsmail Pehlivan tarafından çağrıldı. Yusuf, hemen koştu. Babası, hocası ve güreşi yakında bırakan köylerinin başpehlivanı Dursun Pehlivan, birlikteydiler. Koyu bir sohbete dalmışlardı. Sohbetin koyuluğuna bakılırsa herhalde güreşti. Deliorman'da koyu sohbetler ancak güreş için olurdu. Yusuf'un güreş sevgisinde Dursun Pehlivan'ın rolü büyüktü. Yusuf, Dursun Pehlivan'ın güreşlerini seyrede seyrede büyümüştü. Yanlarına gelince hocası İsmail Pehlivan, Yusuf'u omuzundan tuttu: - Oolum Yusuf! Büün çok gözel peşrev ve güleş çıkaadın. Ama güleş, mektepte üürenilmez. Mektepte ancak, güleşçinin nası olcaa üüretilir. Güleşçi olmak için, ermiidanı ulan çayırlaada güleş kuvalamak ilazım. Senin de aatık yuvadan uçma zamanın geldi. Yusuf, şaşırdı, kispet giydim diye sevinirken çok sevdiği Demir Baba Dergahı'ndan uzaklaştırılıyor muydu: -Efendim. Yuvadan uçmak mı? Ama... hocam... şeyy... DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.