Gördüklerine inanamıyorlardı

A -
A +

Güreşin başlamasıyla birlikte, Yakup pehlivan, sağlı sollu elense ve tırpanlarla saldırdı. Güreş değil, sanki kavga yapıyordu. Seyirci, Yakup'un sert güreşmesine tepki gösterdi: -Te be Yakup, kavgada değilsin, güleş yap. -Bu Yakup'un niyeti hepten de kötü. Ahmet'in güleş hayatını bitirecek. -Cazgır, durdur şu güleşi. Buraya kavga seyretmeğe gelmedik. Güreş başladıktan bir müddet sonra, seyirciler, endişelerinin yersiz olduğunu anladılar. Ahmet, Yakup'un zorlu elenselerini boşa çıkardıktan başka, "Haydi kızılelmaya" diye naralanarak karşılık vermeğe başlamıştı. Ahmet'in elenseleri de yabana atılır cinsinden değildi. O da elense çekmiyor, Yakup'a misilleme için tokat atar gibi vuruyor, her vuruşunda şak diye ses geliyordu. Seyirciler şaşkındı: -A be yanlış mı görürüm. Ahmet, Yakup'a aynen karşılık verir. -Doğru görürsün be. -Ahmet, hiç ezilmeden güleşir. -Te be bu Ahmet, kızılelmaya diye nara atarak ne demek ister. -Bilmem be yahu. Diğer pelvanlar hayda bre diye naralanır. Ahmet'in gibi daha önce hiç işitmedim. Seyirciler kadar Yakup pehlivan da şaşkındı. Ahmet hem güreşini çok ilerletmiş, hem de çok kuvvetlenmişti. Elenseleri balyoz gibiydi, vurduğu yeri yakıyordu. Yakup, Ahmet'e elenseyle bir şey yapamayacağını anladı. Ahmet'i ezme planını uygulayabilmesi için onu altına alması gerekliydi. Taktik değiştirmek zorunda kalan Yakup, beklemediği bir anda çapraz aldı ve Ahmet'i sürmeye başladı. Daha doğrusu, sürmeye çalıştı. Ahmet, karşı koydu. Yakup, karşısında aşılmaz bir dağ var gibi durakladı. Bu sırada Ahmet, Yakup pehlivanın çaprazdaki kolunu sıkıştırarak yanbaş oyununu aldı ve yanbaş attı. Yakup pehlivan, sağ tarafına düştü. Toparlanmasına fırsat kalmadan Kara Ahmet, bir kaplan gibi atıldı Yakup'u yerde bastırdı. Seyirciler gördüklerine inanamıyordu: -Te be Osman, cimdikle beni rüya mı görürüm? -Rüya değil be. Gördüklerin gerçektir. Yalnız seyirciler değil, Yakup pehlivanda rüya gördüğünü sanıyor, yaşadıklarına inanamıyordu. Yakup pehlivan yere düşer düşmez, alttan kalmak için çabalamaya başladı. Ancak, bütün gayretine rağmen kalkmayı başaramıyordu. Ahmet, bir sağa bir sola savurarak kalkmasına mani oluyordu. Yerdeki inanılmaz mücadele on dakika kadar sürdükten sonra, Yakup pehlivan, hareketsiz kaldı, yorulmuştu, ayağa kalkmak için zorlamaktan vazgeçti, oyun vermemek için de çimene kertenkele gibi yapıştı. Ahmet'in acelesi yok gibiydi, ayaklarıyla sıkıca kuşatarak sağlam bir sarma vurdu, Yakup'u kıpırdayamaz hale getirdi. Ahmet, kararlıydı... Kendisiyle alay eden, Kırkpınar geleneğini yerler altına alan kibir abidesi Yakup pehlivana dersini vermekte... Tabii ki güleş kuralları içinde. Ahmet, ellerini Yakup pehlivanın koltuk altlarından geçirerek göğsünde kilitledi, iki elini midesi, karnı üzerinde sertçe gezdirerek kemane çekmeye başladı. Yakup pehlivan, Ahmet'in her kemanesinde midesinin ağzına geldiğini, bağırsaklarının birbirine karıştığını hissetti. Ahmet'in bileğinden yakalayarak mani olmaya çalıştı, ama başaramadı. * DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.