Cumartesi günkü başpehlivanlık güreşlerinde Kırkpınar sevdalılarını çok üzen bir hadise yaşandı. Kırkpınar'da, Kırkpınar geleneklerine, manevi değerlerine yakışmayan çok hadiseler yaşandı; peşrevin aslına uygun yapılmaması, pehlivanların peşrevin temsil ettiği manalardan habersiz olması, pehlivanların mirasçısı oldukları alperenlerin kemiklerini sızlatacak hareketlerde bulunması, Selimiye Camisi çevresindeki yeşilliklerde çilingir sofralarının kurulması gibi nice hadiseler... Bunların hepsi bizi yaraladı ama bir tanesi yüreğimize hançer sokulmuş gibi acı verdi. Geçen senenin başpehlivanı Şaban Yılmaz, normal sürede, rakibi Recep Çakır'a iki ihtar verdirdikten sonra puanlamada iki puan vererek yenildi. Yenilmesiyle birlikte ortalık karıştı. İlk önce Şaban Yılmaz, kule hakemlerine yürüyerek kendisine haksızlık yapıldığını söyledi. İtiraz etti, bağırdı, ama ağzından kötü söz işitmedik. Ancak, güreşçilerinin itirazı, yakınlarının çıldırmasına sebep oldu; ortalık karıştı. Küfürler, tehditler yağdı. Galibiyet kadar, mağlubiyet de güreşin en önemli parçası. Pehlivanlık, hem galibiyette hem de mağlubiyette pehlivan olarak kalabilmek, insanlıktan, mertlikten, alperenler yolundan ayrılmamaktır. Güreşin sonucunda mutlaka bir pehlivan yenilecek. Yalnız galibiyeti pehlivanlık olarak görmek, pehlivanlığı, Kırkpınar'ı bilmemektir. Galip iken pehlivan olarak kalabilmek, mağlup iken pehlivan olarak kalabilmekten çok çok zordur. Bunu bilen eski pehlivanlarımız, galip gelince bırakın hoplamayı zıplamayı tam tersi boynu bükük, hemen kendi nefsiyle, ego başpehlivanlıyla güreşe başlamışlardır; felaketlerine sebep olmaması için... Galip iken mağlup olmak için gayret etmişlerdir. Günümüzde pehlivanlar, mağlup olunca niçin çıldırıyorlar? Niçin olacak? Kırpınar'ı yalnızca bir geçim, egoyu tatmin vasıtası gördükleri, onun bir vatan ediniş destanı olduğuna, onun manevi cephesine inanmadıkları için... Eski pehlivanlar da yenildiler, ama egolarına değil güle... Koca Yusuf, Mümin Hoca tarafından künde ile atılınca göbeğinin açılıp açılmadığı tartışıldı. Koca Yusuf, başhakem Aliço'ya, sordu, "Ustam yenildim mi" diye. Ondan "evet" cevabını alınca, tek kelime söylemeden er meydanından ayrıldı. Koca Yusuf'un hayatını anlattığımız "Cihan Titreten Türk Koca Yusuf-Yalnızca Güle Yenildi" kitabını okuyanlar, Koca Yusuf'un güle üç defa nasıl yenildiğini okuyarak göz yaşlarına mani olamadılar. Bizim insanımız "Güle yenilenleri" özlemiş. Pehlivanlardan, Kırkpınar'ı sevenlerden insanımızın beklediği, egolarına değil, güle yenilmeleri; hak, hakikat karşısında boyun bükmeleri; galip geldikçe bu nimete nasıl şükrederim endişesine düşmeleri; mağlup olunca da efendice kabul edip ben nerede hata yaptım, diye ders almaları; mağlubiyette galibiyeti aramalarıdır.