Güle yenilenler ve Kızılelmayı arayanlar

A -
A +

>>> 646. Kırkpınar ve galibiyette mağlubiyeti aramak --------- Peşrev, Türkoğlunun vatan tutmak için Türkistan'dan Anadolu'ya oradan da Avrupa'ya akışının ifadesidir, Türkoğlunun tarih macerasını anlatır. Peşrev, Türkoğlunun sembolleri, 'ok, yay, at, kurt ve kartal'ın figürleriyle donatılmıştır. Türkoğlunun, yurt tutmak için tarih boyunca akışı, yüzlerce yıl önce yazılan Şecere-i Terakime (Türklerin Soyu) adlı kitapta, "Oğuz ili göçüp yürümedik yol var mı/Evin tutup oturmadık yurt var mı?" en güzel şekilde ifade edilmektedir. Peşrevdeki güzellikler, ciltler dolusu kitapla anlatılmaz. Biz kısaca vermeğe çalışalım. Peşrev başlangıcında, üç adım geri gitmek, Hak, adalet, aşk karşısında boynumuz kıldan ince, üç adım ileri gitmek de hedefimiz, amacımız, şehitlik, hakkın rızası, insanların duası manasındadır. Peşrev esnasında pehlivanlar, diz çöküp, sağ elini toprağa dokundurduktan sonra, üç defa, dizine dudaklarına ve başına götürürler. Bu, "Ey pehlivan, gücün, ustalığınla mağrur olma, topraktan geldin, yine toprak olacaksın, sahip bulunduğun nimetlerin hesabını vereceksin, gücün, malın fazlalığı, mesuliyeti fazlalaştırır. Sendeki bütün güzellikler, güç, kuvvet, Yüce Mevla'nın bir emanetidir. Bunların hesabını vereceksin. Gerçek güreşçi galibiyette mağlubiyete kavuşandır " manasındadır. Beyaz gömlek şehitliğe işaret Güreşçiler, peşrev esnasında, eliyle rakibinin paçasına dokunurlar, ellerini dudaklarına, sonra da başına götürürler. Bu, "Ben, pehlivanlıkta, insanlıkta, ustalıkta, mertlikte senin ayağının tozu olamam" demektir. İkinci manasıysa, rakibinin en büyük silahı olan paçalarının sağlam bağlanıp bağlanmadığını kontrol etmektir. Bu nasıl spordur ki, rakibinin en önemli silahının çalışıp çalışmadığını kontrol ediyor. Rakipler, birbirlerinin sırtlarını sıvazlarlar, bu; hem rakibinin iyi yağlanıp yağlanmadığını kontrol etmek, hem de helalleşmektir. Trakya Üniversitesi'nin 2006 yılında Kırkpınar'la ilgili düzenlediği sempozyuma, "Vatan Ediniş Destanı Kırkpınar", "Yesi'den Kırkpınar'a" ve "Türkün Dünya Görüşünün Aynası Peşrev" isimli üç tebliğ ile katılmıştık. Ne yazık ki; aynı üniversitenin bu sene düzenlediği sempozyumdan haberimiz bile olmadı. Acaba diyorum bizim tebliğlerimiz ağır mı kaçtı? Kispet, 40 parçadan yapılır, bu kırklara, evliyalara işarettir. Kispetin kasnak sicimine üç düğüm atılır. Birinci düğüm, Allah'a kulluğa, ikinci düğüm Hazreti Muhammed'e ümmet olmaya, üçüncü düğüm de pirin, ustanın hakkına işaretti. Paça bendi, üç kat sarılırdı, bunlar tasavvuftaki; şeriat, tarikat ve hakikat üçlüsüne işaret ederdi. Kısacası, Osmanlılar zamanında kurulan Güreş Tekkelerinde (Spor Akademilerinde), tasavvuf, Ahilik terbiyesi ve eğitimi aynen geçerliydi. Kispet, iki rekat namaz kıldıktan sonra, abdestli olarak sırtında yere kadar uzanan beyaz gömlek varken giyilir. Bu şekilde, hem pehlivanın avret yerleri gözükmemiş olur, hem de pehlivan, şehitlerin yadigârı bir sporu yaptığını hatırlar. Ancak günümüzde pehlivanlar buna dikkat etmemekte, avret yerleri meydanda giyinmektedir. Kispet ateşten gömlekti Önceden, ilk defa kispet giyilişinde Kispet Giyme Töreni yapılır, kispet giymenin, pehlivanlığın ne demek olduğu hem beyne, hem de gönüle bir daha çıkmamak üzere nakşedilirdi. Kispet giyen, ateşten gömlek giymiş sayılırdı, artık o pehlivan, kispetin hakkını vermeye, tam bir alperen gibi davranmaya, haktan, adaletten, ahlakın en güzelinden ayrılmamaya mahkumdu, eğer ayrılırsa güreşten men edilirdi. Pehlivanlar, pehlivanlığa, Kırkpınar'ın ruhuna aykırı hareket edemez. Bugünküler gibi pehlivanlığı palyaçoluğa, Er Meydanı'nı da sirk meydanına çevirmesine müsaade edilmezdi. Pehlivanlık en büyük rütbe kabul edilir, yiğit, mert, cesur, fedakâr insanlar "Tam bir pehlivan adam" diye söylenirdi. Yenecek, rakibi kalmayan pehlivanlar, kispetlerini asılmak üzere Kâbe'ye gönderirlerdi. Bu, "Ya Rabbi, senin verdiğin güç, akıl, çalışma, cesaret gibi nimetlerle, yenmediğim insan kalmadı, ancak, ben senin aciz bir kulunum. Kulluğum nefsime değil, sanadır. Beni nefsime kul olmaktan, onun azgınlıklarından koru" demektir. Kurtdereli Mehmet Pehlivan'ın kispetini Kâbe'ye gönderdiği söylenmektedir. 644 yıllık Kırkpınar tarihinde, 26 yıl üst üste başpehlivanlık birinciliğini kazanan ve Sultan Abdülaziz Han'ın da başpehlivanı olan Aliço, kırılması imkansız bir rekorun sahibidir. Gerçi bu 26 yıl kesin değildir, çünkü, Aliço ile aynı zamanda Arnavutoğlu, Şamdancıbaşı İbrahim Pehlivanlar gibi Aliço'yu yenebilecek pehlivanlar vardı. Onu 18 yıl ile çırağı Adalı Halil takip etmektedir. Adalı Halil'in 18 yıllık başpehlivanlığı da kesin değildir, söylentidir, çünkü savaşlar sebebiyle en az 11 sene Kırkpınar'a ara verilmiştir. Osmanlı mülkünde, Fransa ve ABD'de yaptığı güreşler ve haliyle, korkunç gücü ve ustalığı yanında, cesaret ve karakteriyle batılıları kendine hayran bırakan, Türk gibi güçlü sözünü söyleten ve 1898 yılında, Atlas Okyanusu'nun mavi sularında ebedi güzelliklere kavuşan Koca Yusuf, güreşimizin son alperenlerindendi. Güle yenilen ve kızılelmayı arayan Bu satırların yazarına, Koca Yusuf ve Cihan Şampiyonu Kara Ahmet'in hayatlarını roman şeklinde Türkiye gazetesinde tefrika ettikten sonra, Bab-ı Ali Kültür Yayıncılık'ın büyük desteğiyle kitap halinde bastırmak nasip oldu. Cihanı Titreten Türk Koca Yusuf - Yalnızca Güle Yenildi ismiyle hayatı kitap haline getirilen Koca Yusuf'un güle nasıl yenildiğini, gerçek pehlivanın kim olduğunu, yağlı güreşin niçin yapıldığını, Kırkpınar'ın ne anlattığını öğrenmek isteyenler bu kitabı temin etsin, okusun. Paris'te 1900 yılında Cihan şampiyonu olan Kara Ahmet'in hayatını, kızılelma peşinde nasıl koştuğunu, ona kavuşup kavuşmadığını merak edenler de "Cihan Şampiyonu Kara Ahmet/Güreşle Kızılelmayı aradı" adlı kitabı okusunlar. Her iki kitap Bab-ı Ali Kültür Yayıncılık'ta vardır. Galibiyette mağlubiyeti arayan pehlivan Söz konusu kitaplar, 0 212 454 21 65 nolu telefondan Bab-ı Ali Kültür Yayıncılık'a ulaşılarak temin edilebilir. Galibiyette mağlubiyeti arayan, Koca Yusuf'u tek hatalayan pehlivan olan Kavalalı Mümin Hoca da kispetini giydi, yağlandı, cazgır, Mümin Hoca'yı çayıra salmak için okuyucuların işaretini bekliyor. Pehlivanlık tarihimizin en büyük pehlivanlarından Kavalalı Mümin Hoca'nın hayatını "Kavalalı Mümin Hoca/Galibiyette Mağlubiyeti aradı" ismiyle okuyucularımızın beğenisine sunmak üzere yazdık. ¥ Devamı Var ¥

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.