Kara Ahmet'in atın şehzadenin yanı başına gömülmesine hayret etmesi üzerine ustası, "Evladım, geleneğimizde, 'yiğit yiğidin yoldaşı, at yiğidin öz kardaşı' diye bilinir." dedi. -Çok doğru süledin efendi. At, avrat ve silah, Türk erkeğinin namusu, gücü... kalem ve gönül de yol göstericisi kabul edilmiş. Sese döndüler. Konuşan, ne zaman, nereden geldiğini görmedikleri, altmış yaşlarında zayıf adamcağızdı, omuzlar düşmüş, avurtlar çökmüş bir garip. Aklar düşmüş sakalı belli ki birkaç gündür kesilmemişti. Süledin sözü İbrahim Pehlivan'ın dikkatini çekti: -Efendi, sözlerinle, sözümüzdeki eksiklikleri tamamladın. Memleketin nere? Deliormanlı'ya benzersin. Meçhul şahıs acı acı gülümsedi: -Eksik tamamlamak ne haddimize. Haddimizi bilmeyip söze karıştık. Hakkınızı helal edin. Deliormanlı değilim, ama oraya yakın bir yerdenim. Niğbolu'dan, Yıldırım Beyazıt yadigarı diyardan. 93 Harbi'nde Urus ve Bulgar kafirleri önünde kaçtık, yolumuz gülü ve gönül erleri boldur diye Gelibolu'ya düştü. Sıkıldıkça, bolca ayırmak, gönül darlığından kurtulmak için bu mübareğin kabrine gelirim. Nedense onu kendime yakın hissederim. Adım Sarı Süleyman. Ahmet ve İbrahim Pehlivan kendilerini tanıttılar. Deliorman'dan olduklarını, kendisi gibi 93 Harbinin acılarını yaşadıklarını duyunca, Süleyman, onlara öz kardaşları gibi bağlandı. Güreşleri çok sevdiğini, onlara Bolayır, Gelibolu ve Çardak'ı gezdirebileğini söyledi. Usta, çırak da kabul ettiler, bir canla daha kuvvet bulmakla sevindiler. Sarı Süleyman, Rusların Niğbolu'yu bombardımanı sırasında çocuklarını ve hanımını kaybetmiş. Kimi kimsesi yokmuş, nerede akşam orada sabah yaşıyormuş. Şehzade Süleyman'ın kabri başında, Sarı Süleyman ile tanışmak, Kara Ahmet ve Hergeleci'ye ayrı bir gönül hoşluğu vermişti. Sarı Süleyman, onları ilk önce bir mübarek yere götürdü... Şehzade Süleyman'ın Rumeli'ye, Avrupa yakasına çıktığında, iki rekat şükür namazı kıldığı ve Şükür Tepesi olarak anılan yere... Ahmet, bu kutsal yeri görünce Şehzade Süleyman ve kırk akıncısıyla bir sal üstünde Rumeli'ne geçmiş gibi etkilendi. Mevlit yazarı Süleyman Çelebi'nin dedesi Şeyh Mahmud'un söylediği ve Koca Yusuf'un kendisine anlattığı "Keramet gösterip halka suya seccade salmışsın/Rumeli yakasın dest-i takva ile almışsın" mısraları aklına geldi. Sarı Süleyman, onları gezdirdi, gezdirmekle kalmayıp gönüllere seslendi: "Gelibolu'nun gönül erleri arasındaki ismi Gülübol'dur, yani evliyası bol manasına gelir. Burada, iki büyük evliya Yazıcızade kardeşler yatar. Bu iki kardeşin Ahmediyye ve Muhammediyye adlı eserleri, Mızraklı İlmihal kitabıyla birlikte Abdülhamid Han tarafından bütün Osmanlı mülküne, en ücra köylere kadar parasız dağıtılmış. Büyük denizci Piri Reis'in doğum yeridir." Kara Ahmet, ustası ve beraberindekiler, bir kayığa binip, Çanakkale boğazının Anadolu yakasına doğru, Çardak'a ulaşmak üzere yola çıktılar. Çekilen her kürek onları Anadolu'ya yaklaştırıyordu. Kara Ahmet, 1877-78 Osmanlı Rus Harbi'nde, Çanakkale Boğazı'nı geçip Anadolu'ya sığınan yüzbinlerce, Rumeli, Bulgaristan Türkünü, Gazi Osman Paşa'yı, Plevne'de şehit olan anne-babasını hatırladı. > DEVAMI VAR