Güreşten kaçmak ölüm demekti -88-

A -
A +

1877 yılının Nisan ayının onaltısında, Yusuf'un köyü Karalar Köyü'ne 3-4 saatlik mesafedeki Oluklu Köyü'nde düğün güreşi yapılacağı dalga dalga bütün Deliorman'da duyuldu. Yusuf ve ustası da bu güreşe davet edildi. Deliormanlıların bekledikleri gün gelmişti. Beş aylık ayrılıktan sonra yine güreşler başlıyordu. Rusya'nın savaş ilan etmesi, ordusunu Tuna boyuna yığması onları endişelendirmiyordu. Osmanlı'nın Rumeli'de savaşsız geçen günü var mıydı ki? Her yerde güreş konuşuluyordu. 1877'nin ilk güreşinde, Osmanlı ordusunun sefere çıktığı Hıdrellez günü yapılacak Kırkpınar güreşleri öncesi yiğitler birbirleriyle kıyasıya güreşeceklerdi. Oluklu Köyü'nün iki yıldır başa güreşen başpehlivanları vardı. Kel Mehmet diye şöhret bulan 20-21 yaşlarındaki bu delikanlı, çok çevik, çok ellek ve kurnaz, aynı zamanda kuvvetli bir gençti. Oluklu Köylüler, düğün güreşlerine Yusuf ve ustasını birer mendilden ibaret okundu ile davet etmişlerdi. Bunun manası gayet açıktı, düğün güreşimize mutlaka sizi bekliyoruz, gelirken de mendilleri unutmayın, çünkü yenilip ağlayınca mendillere ihtiyacınız olacak, demekti. Bir düğüne okundu ile davet edilenin iki eli de kanda olsa, mutlaka o davete hem de iyi bir hediye ile gitmesi, Deliorman geleneğindendi. Oluklu Köylüleri, pehlivanları Kel Mehmed'e çok güveniyorlar, Deli Hafız'ı, Deli Murad'ı yenen, Hüseyin Pehlivan'ın kispetini yırtan Yusuf'u da rahat yeneceğini böylece köylerinin şanına şan katacağına inanıyorlardı. Yusuf ve İsmail Pehlivan, artık düğüne gitmemezlik de yapamazlardı, okundu ile çağırıldıktan sonra gitmezlerse korkup, kaçmış sayılacaklardı. Bu ise bir Deliormanlı için ölüm demekti, Yusuf ve İsmail Pehlivan içinse yüz defa ölümdü. Yusuf'un ustası Kel İsmail Pehlivan da bu güreşi istiyordu. Bu güreş, Yusuf için başpehlivanlığa yükselen merdivenin son basamağı olacak, kalfalıktan ustalığa geçiş imtihanı sayılacaktı. Yusuf da heyecanlıydı. Nihaylet, Kel Mehmed ile karşılaşabilecek, kimin daha büyük pehlivan olduğunu herkese gösterecekti. Zaten, Oluklu Köylüler, mendil ile kendilerini düğüne davet ettiklerinden fazlaca yapacak birşeyleri de yoktu. Şimdi, mesele Oluklu köylülerinin mendil hediyesine çok anlamlı bir hediye ile cevap verebilmekti. Oluklu Köylülerinin mendil göndermesi Yusuf'un babası İsmail Ağa'ya çok dokunmuş, deliliği tutmuş, "İsmeyil Pelvan. Hiç bi şey gözümde değil. Şu Oluklu Köylülerine üle bi hediye götürelim ki, yıllaaca sülensin ba. Bunu iyi düşünelim. Tabii asıl cevabı Yusuf'un er meydanında, çayırda vermesi ilazım. Konuş kendisiyle eğer kendine güveniyorsa ona göre davranalım, hediye isterse on altınlık olsun yine alcam. Yeter ki senin, Yusuf'un Kel Mehmed'i yenceğine aklın yatsın." diyordu. İsmail Pehlivan'ı, ağanın dellenmesi neşelendirmişti: -Te be İsmeyil agam. Merak etme. Allah bi kaza keder vermese Yusuf, Mehmed'i yener. Ama bi de kendisiyle konuşsam. Hemen Yusuf'u çağırdılar. Durumu ona anlattılar Mendil göndermelerine Yusuf da çok kızmıştı: -Usta tam idman üzreyim. Karşıma manda çıksa çekinmeden güleşirim. Sonra okundu göndermişlee, artık ölsek de gitmemek olmaz. Yusuf, Oluklu Köyü'ne götürülecek hediyeyi teklif edince, ustası ve babası sevinçten çocuk gibi oynadılar. Onları bu kadar sevindiren hediye neydi acaba? > Devamı yarın

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.