Hakkı teslim ettiler

A -
A +

Güreş, durduruldu. Ahmet'in kaşının tedavisi yapıldı. Pons'a bir ihtar verildi. Doktorlar, Ahmet'in güreşe devam etmesinin zor olduğunu, güreşin tatil edilmesini istediler. Durumu, Ahmet'e söylediklerinde, Ahmet'i Pierri'nin tercümanlığıyla, "Te be biz bu kadarcık yara sebebiyle bizim ermeydanı, sizin de minder dediğiniz güreş yerini bırakmayız. Eğer, bırakırsak savaş meydanını terk etmiş gibi ayıplanırız. Erkeğiz diye ortalıkta gezemeyiz. Biz, bütün yeryüzünü ermeydanı biliriz" dedi. Ahmet'i söyledikleri seyircilere tercüme edilince, salon, alkıştan ve "Karamel" seslerinden yıkıldı. Güreş, tekrar başladı. Ahmet, yine, kasırga olup esmeğe devam etti. Defalarca Pons'u yere indirdi. Güreş başlayalı iki saat olmuştu. Ahmet, Pons'un istediği kıvama geldiğini fark etti. Sık sık solumağa başlamıştı. Ahmet, rakibinin belini iki koluyla sağlam bir şekilde kucaklayıp, üzerinden aşırtarak belden salto oyununu uygulamak için zorlamağa çalıştı. Biraz zorlanmakla birlikte Pons'u mindere çok rahat atacağını fark etti. Ama durumun farkında olan yalnız Ahmet değildi. Pons, hakemin bir an başka yere bakmasını fırsat bildi ve sağ dirseğiyle olanca kuvvetini kullanarak Ahmet'in kanayan kaşına patlattı. Acı o kadar şiddetliydi ki Ahmet, elinde olmadan, salto oyununu bıraktı, her iki elini de kaşına götürerek olduğu yere çöktü. Hakem, hemen düdük çaldı. Doktor, geldi. Ahmet'in kaşına tıbbi müdahale yapmağa başladı. Seyirciler, Pons'un, bilerek vurduğunu fark etmişler, kuvvetli bir şekilde protesto ediyorlardı. Hakem, Pons'un vurup vurmadığını Ahmet'e sordu. Ahmet, kasıtlı vurduğunu sanmadığını, söyledi. Jüri heyetine sordu, onlar da görmediklerini söylediler. Doktor, Ahmet'in bu vaziyette güreşe devam edemeyeceğini söyledi. Hakem, jüri heyetine danışarak güreşi berabere bitirdi. Böylelikle, iki saatı aşkın bir zamandır devam eden güreş, kararlaştırılacak başka akşam devam etmek üzere tatil edildi. Ahmet'in kaşına gerekli müdahale yapıldı. Soyunma odasından çıkarken acılarını unutturan bir ses duydu: -Karamel! Sese döndü. Kızılelması karşısındaydı. Gözleri yaşlıydı. Kara Ahmet'in gönlü dilini esir aldı, tek bir kelime çıktı ağzından: -Benoit. Kara Ahmet'in ağzından Benoit sözünü duyan Fransız dilber dayanamadı, Ahmet'e koştu. Ahmet'in müdahale etmesine fırsat vermeden eliyle bantlanmış kaşına dokundu, yarım yamalak Türkçesiyle sordu: -Çok acıdı... Ahmet, Benoit'in yarım yamalak Türkçesine elinde olmadan güldü, başını evet manasında salladı. Ahmet'in gülüşü, Benoit'i kanatlandırdı, bir anda bulutlar üstüne uçurdu. Rum Pierri, yanlarına geldi. Pierri vasıtasıyla Benoit, Ahmet'in yaralandığını görünce dayanamayıp geldiğini, birlikte doktora gitmek istediğini söyledi. Ahmet de, durumun iyi olduğuna Benoit'i ikna etti ve göz ile gönüllerini arkada bırakarak ayrıldılar. Pons ile Kara Ahmet arasındaki ikinci güreş, gazetelerde geniş yer buldu. 28 Aralık 1899 tarihli Velo gazetesinde, Pons'un Ahmet'ten üstün olduğunu söyleyen spor yazarları şimdi, "Ahmet'in daha üstün olduğunu kabul etmek zorundayız, gayet dürüst ve nizami güreşti." diye yazdılar. Doktor Müler, verdiği raporda, Ahmet'in altı günden önce güreş yapamayacağını, yaranın oldukça ağır olduğunu belirtti. ¥ DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.