Yusuf'un sözleri, Hergelece İbrahim'i çok duygulandırdı: -Çok mert insansın be Yusuf. Başka birisi olsaydı, yüzüme bakmazdı. Hergeleci ve talebesi Kara Ahmet, Yusuf ile birlikte otele gittiklerinde, Tom Cannon ve Rum Pierri'yi orada buldular. Araya, Yusuf'un menajeri girdi, her ikisi de hem Yusuf'tan hem de Hergeleci İbrahim'den özür dilediler. İbrahim Pehlivanın gözü Koca Yusuf'taydı. Hergeleci ve Kara Ahmet'i, Paris'te görmek Yusuf'u çok neşelendirmiş, rahatlatmıştı, adamakıllı bunaldığı bir zamanda, Hergeleci imdadına yetişmişti. Yusuf, Hergeleci'ye gülümsedi: -Te be İbram. Haklısın, yapılan çok ayıp bir şey. Ama bilmeden bana çok büyük iyilik yaptılar. Bana, kardeşim gibi sevdiği Kara Ahmet'e kavuşmamı, seninle şüle kıran kırana tekrar güleş yapma imkanını sağladılar. İnan ki çok özlemişim bre, seninle, Aliço usta, Mümin Hoca, Adalı Halil ile yaptığım güreşleri. Burada güreşler çok kahpece. Kaçmaktan başka bir şey bilmezler. Kaçanı tutmak için koşa koşa hepten de tazıya döndüm. Ne dersin, şu frenklere, Türk güleşi nasıl olur muş gösterelim mi? Hergeleci de neşelendi: -Tamam bre Koca usta. Dediğin gibi olsun, güleşelim. Bu gavurcukları da senin hatırına affettim. -Sağ ol İbram Pelvan. Allahü teala razı olsun, iki cihanda aziz etsin. Yusuf, Kara Ahmet'i omzundan yakaladı: -Te be Ahmet. Paris'e gelmek senin için de iyi oldu değil mi? Ahmet, şaşırdı: -Anlayamadım, Yusuf ağam. Yusuf güldü: -Te be Ahmet. Nasıl anlamazsın. Bakarsın, o güzele, burada rastlarsın. Ahmet, kızardı, bozardı bir şey diyemedi. Ahmet'in haline, ustası ve Koca Yusuf, doyasıya güldüler. Yusuf ve Hergeleci'nin menajerleri biraraya geldiler. Anlaştılar, Yusuf ile Hergeleci 5 Aralık Çarşamba günü saat 17'de Paris Kışlık Sirkte karşı karşıya gelecekler... güreşleri, yağlı, Kırkpınar usulü olacaktı. Paris, Ahmet'i tam anlamıyla şaşkına çevirmişti. Paris'in hem kadınları hem de otomobilleri aklını başından almıştı. Milli giysileri, kara yağız siması, sempatik yüzüyle, Ahmet, bir anda Parisli kadınların gözdesi olmuştu. Parisli kadınlar, hiç çekinmeden Ahmet'e yaklaşıyorlar, onu yakından incelemeğe çalışıyorlardı. Kara Ahmet, ustasıyla görüştükten ve Yusuf ağasına danıştıktan sonra, fırsattan istifade, hemen bir güreş klubünde grekoromen güreş çalışmağa başlamıştı. 4 Aralık 1895 tarihli Le journal gazetesinin, "Sultanın aslanları Yusuf ile İbrahim, dünya şampiyonluğu için karşılaşacaklar. İbrahim, Yusuf'un Türkiye'de yenemediği tek pehlivan. Güreşler alaturka olacak." şeklindeki haberi, Franızların bu güreşe hangi gözle baktığını gözler önüne seriyordu. Onların gözünde, bu güreşte galip gelen dünya şampiyonu sayılacaktı. Doğrusu da buydu. Yusuf, Hergeleci İbrahim ve Ahmet'in gelmesiyle biraz teselli bulur gibi olmuştu. Memleketini, tabii başta Gülçehre ve kızı Hatice, oğulları Osman ile İsmail olmak üzere bütün sevdiklerini çok özlemiş, hasretleri dayanılmaz hale gelmişti. Dile kolay, sevdiklerinden ayrılığı onaltı ayı bulmuş, hasret ateşi bağrını kül eylemişti. Bu sefer kararlıydı, uzağı yakın eylemekte... > DEVAMI VAR