Hedef önce altın olursa

A -
A +

Türk Güreş Milli Takımları, Sofya'daki Avrupa Güreş Şampiyonası'nı serbestte iki, grekoromende dört bronz madalya ile kapadılar, altına ulaşamayıp bronzda kaldılar. Altın gibi yaldızlanmayıp bronz gibi karardılar. Önceki Güreş Federasyonu Başkanı Recai Ustaoğlu, güreşteki hedeflerini 'altın devri' olarak açıklamıştı. Gerçi bu görüş, yalnızca ona ait değildi. Günümüzde, yalnız Türkiye'de değil bütün ülkelerde, spor yarışmalarında hedef, "Her şart altında her ne şekilde olursa olsun altında madalyadır." Yeni Güreş Federasyonu Başkanı Dr. Osman Aşkın Bak'ın altın çağ falan diye sözünü duymadık ama o da başkanlığı sırasında kazandığı altın madalyalarla sevinecek, "Benim zamanımda şu kadar altın madalya kazandık" diye iftihar edecek. Gerçi bronz madalyalarla başladı, ancak bronzları altına çevirmek için her türlü çareye başvuracak. Zaten Federasyon yetkililerinden biri, "Keşke altı tane bronz kazanmak yerine bir altın alsaydık" diyerek hedefin öncelikle altın olduğuna açıklık getirdi. Bizim yüzlerce yıllık geleneğimizde başta güreş olmak üzere spor amaç değil araçtı. Geleneksel sporlarımız güreş, okçuluk, cirit, at yarışları, kılıç kalkan hepsi savaşa hazırlığı, maddi-manevi güçlü olmak içindi. Gün geldi, Yunan Olimpiyatlarının "Spor altın, spor kahramanlar imal etmek içindir" anlayışı yerleşti. Biz de bu akıma uyduk. Belli bir sporu yapmak meslek haline geldi. Sporla uğraşanlar, geçimini uğraştığı spordan kazanmağa başladılar. Daha doğrusu devlet, millet desteğiyle geçim için çalışmak zorunda kalmadılar. Meslekleri, işleri yalnızca spor oldu. Spor, bedenen ve zihnen sağlıklı olma aracı olmaktan çıkıp, amaç haline geldi, kişileri ve ülkeleri yaldızlamak, hedefi altın olan sun'i kahramanlar imal etmek için... Zengin-fakir, demokrat-diktatör ülkeler, altın madalyaya ulaşmak için her türlü imkanlarını seferber ettiler. İnsanların zulüm altında inlediği ülkeler, çok altın madalyalara ulaştılar. Ancak kazanılan madalya sayısı, insanların hayat kalitesini yükseltmedi, hürriyet alanlarını genişletmedi. Tam tersi oldu; altınlar, altın kazanan kahramanlar, insanların gerçekleri görmemesi için oluşturulan hayaller diyarında yaşamasında vasıta olarak kullanıldı. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki araçlar amaç olmuş. Hayat, spor, altına endekslenmiş. Altına endeksli hayat, sevgiyi, cesareti, merhameti, fedakarlığı, iyilik duygusunu öldürdü. Egoları büyüttü. Altına endeksli spor anlayışı, daha çok zıplayanı, daha afilli vuranı, hedefi tutturanı baş tacı etti. Daha fedakâr, daha cesur, daha insan, daha merhametli enayi diye gördü. Altına kavuşmak için başta doping, rüşvet her şey mubah kabul edildi. Hayatımızda altın olacak, ama gaye, amaç değil, yalnızca vasıta, alış veriş, kıymet birimi, süs ve sanayi ürünü olarak. Önce insan, önce cesaret, önce merhamet, önce iyilik, önce fedakarlık, önce bilgelik, önce hikmet, önce ebedi güzellikler... sonra altın madalya.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.