Her köşesinde izimiz var

A -
A +

Seyirci, bu hareketin nasıl bir mertlik olduğunu fark etmişti. "Bravo Turk", "Bravo Karamel" diyerek Ahmet'i çılgınca alkışladı. Fengler, o kadar şaşırmıştı ki, yerden kalkmak aklına gelmiyordu. Ahmet, Fengler'in şaşkınlığının geçmesini beklemedi. Ayağa kalkmasıyla beraber, Fengler, daha ne olduğunu anlamadan, yaklaştı, rakibinin kafasını sağ koltuk altına sıkıştırıp kafasını da onun sağ koltuk altından geçirerek kaz kanadı oyununu aldı. Almasıyla birlikte, rakibinin koltuk altındaki başını aşağı çekti, kendi ensesini dikti ve çöktü. İnanılmaz bir şey oldu. 120 kiloluk rakibi 180 derecelik bir yarım daire çizerek sırt üstü mindere yapıştı. Ahmet, hakemin tamam işaretiyle, yerinden fırladı, galibiyet temannasını çaktı. Salon alkıştan yıkılıyordu. Seyircilerin hiç biri böyle bir yeniş görmemişlerdi. İnanılmaz bir tesadüf olmuştu. Ahmet, rakibini 26 dakikada sahadan kaçırtamamıştı ama, 29 Haziran günü 29. dakikada yenmişti. Ahmet, ertesi gün, 30 Haziran'da, salona girdiğinde, anlatılmaz bir alkış tufanı koptu. Seyirciler, Ahmet'in bir önceki akşam yaptığı güreşi unutmamışlardı. Ahmet'in bu akşamki rakibi Hollandalı Van Den Berg'ti. Hollandalı güreşçi, 115 kilo çekiyordu. Ahmet, 70 dakika süren zorlu bir güreşten sonra, rakibini, iki elini koltuk altlarından sokup ensesinde birleştirek çift kle, kurt kapanı ile çevirerek yendi. Güreşten sonra, Ahmet, hemen otele döndü. Zorlu bir güreş yapmıştı, istirahate çekildi. Ahmet, ertesi gün dinlenmiş olarak kalktı. Elçilikte çalışan Mustafa Beye haber gönderdi, birlikte Viyana'yı gezmek için. Çünkü, 6 Temmuza kadar güreşi yoktu. Viyana gezisine 2 Temmuz'da başladılar. Mustafa efendi, "Viyana'da binlerce şehitlerimiz, yatırlarımız var. Yeri belli olan en büyük şahsiyetimiz Elçi El-Hac İbrahim Efendidir, ziyarete onunla başlayalım" dedi. Ahmet ve Mustafa Efendi, bir fayton kiralayarak birlikte yola koyuldular. İbrahim efendin kabri, Viyana'nın dışında Hadersdorfer kasabasında, ormanlık bir alan içerisindeydi. Mezarı çevreleyen duvarlar yıkılmış, Sultan Mahmut Han'a ait tuğra ise ters olarak yıkık duvara konmuştu. Ahmet ve Mustafa efendi, fatihalar okuyup, mezarın sağını solunu düzelterek oradan ayrıldılar. Şehri gezerken Mustafa efendi anlatmağa devam etti: "Viyana tarihinde değişik kuşatmalara ve istilalara maruz kalmıştır. Ancak yalnızca Osmanlı kuşatması dışındaki herhangi bir kuşatma ve istila onları ilgilendirmedi. Viyana, Osmanlı'nın iki kuşatmasıyla tarihini ve kendini anlatmaya çalışıyor. Bundan dolayı Viyana'nın her noktasında bulunan Türk eserleri asırlardır itina ile korunuyor ve şehrin tanıtılması için kullanılıyor. İki defa kuşatıp da giremediğimiz Viyana'nın her köşesine hâtıralarımız girmiş. Hiç umulmayacak yerde hatıralarımız, asırların tozunu silkeleyerek karşımıza çıkıyorlar. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.