Hergeleci inanamadı

A -
A +

Kara Ahmet, bir an önce çiftliğe gitmek için can atıyordu: -Hancı baba, buradan Zikoş köyü ne kadar çeker. -Yaya, iki saat kadar. Hayır olsun? -Hayır baba....niyetim, hemen yola çıkmaktı. -Olur mu evladım. Hele bu akşam misafirim ol. -Hancı baba müsaade edersen gideyim. Bir an önce ustamı görmek isterim. Hancı güldü: -Yalnızca ustanı mı? Ahmet de güldü: -Hancı baba açık etme. Tabii ki efsane pelvan Mümin Hoca'yı da görmek isterim. -Hah şüle. Hadi gönlün şen olsun. Mümin Pelvanı tanımak, bin alemi tanımaktır. Hadi yolun açık olsun. Yolu, Mümin Pelvan'a, Hergeleci İbrahim'e varana dur demek hainliktir bre. *** -Eee İbrahim Pelvan. Perşembe günkü güleşlere Adalı Halil de gelirmiş, işin epey zor. -Mümin Pelvan. Adalı Halil'i göstererek, bana, asıl tehlikeyi unutturmak istersin galiba. Kahvesinden derin yudum çeken Mümin Pehlivan meraklandı: -Te be İbrahim Pelvan. Sana neyi unutturmak isterim? Hergeleci gülümsedi: -Neyi olacak, kendini? -Kendimi mi? -Evet, kendini. En korktuğum pelvan sensin. Sen ki Koca Yusuf'u hatalamış, Adalı Halil'i üç defa yenmişsin. Seninle bu güne kadar tutmak kısmet olmadı. Kısmet, burada, memleketin Kavala'da güleşmekmiş. Mümin Pehlivan, acı acı güldü: -Mümkün değil, İbrahim Pelvan mümkün değil. Meraklanma sırası Hergeleci'deydi: -Hayır olsun be Mümin Pelvan. Kavala'da güleşmeyecek misin? Ben de seninle güleş tutacağım diye heyecandan ölüyorum. -Güreşemeyeceğim. -Bir yere mi gideceksin. -Hayır, bir yere gitmeyeceğim. Güleşleri seyredeceğim. Ama ben güleşemeyeceğim, çünkü güleş hayatım bitti. Hergeleci duyduğuna inanamadı: -Güleş hayatın bitti mi? Mümin Hoca, üzgün üzgün başını salladı: -Yusuf ile güleşimizde oldu. Hem de güleşin sonunda. Ona künde atmağa çalışırken, kasıklarım çıkmış. O güleşten sonra bir daha güleş tutamadım. Hadise yeni olduğu için daha etrafta duyulmadı. Birkaç yakınımdan başka kimse bilmez. Hergeleci, nasıl konuşsun, ne desin bilemedi. O, bir pehlivan, özellikle de Mümin Hoca gibi güleşi kara sevda derecesinde seven bir pehlivan için güleşememenin ne demek olduğunu çok iyi bilirdi. Teselli etmeğe çalıştı: -Üzülme bre Mümin Pelvan. Bilirim, bir pelvan için güleşememek diri diri toprağa gömülmektir. Bunda da bir hayır vardır. -Haklısın İbram Pelvan. Güreşi bırakınca biraz sağımızda, solumuzda ne olup biter bakmak imkanım doğdu. Güreş sevdası, bizim hepten de gözümüzü görmez, kulağımızı duymaz eylemiş. Asıl işimizi göz ardı etmişiz... güleşin sahip bulunduğumuz güzelliklere sahip çıkmak için maddi-manevi güçlü olmayı hatırlatmak için yapıldığını unutmuş... vasıtaya, takılıp, maksattan uzaklaşmışız. Hergeleci meraklanmıştı: -Hayır olsun, neler fark ettin? Mümin Hoca, dertli dertli başını salladı: -Pek hayır değil be İbram Pelvan. Selanik'ten çok pis kokular gelir. Müslüman bildiğimiz, bizden kabul ettiklerimiz, koca Osmanlı'nın başını yemeğe çalışırlar. Bu konuda da çok büyük mesafe almışlar. Osmanlı'yı yemek için Alman, İngiliz ile elbirliği ederler. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.