Hikmet Dede'nin vasiyeti var

A -
A +

Ve cazgır, "Başaltına güreşecek pelvanlar hazırlansın" diye naralandı... Narası, yalnızca Razgırad'ın Habiller Köyü'ndekiler için değildi... Doğudan batıya kuzeyden güneye yer küresinde erlik iddiasıyla dolaşanlaraydı... Ayaklarını denk alsın diye... Cazgırın, "Başaltı pehlivanları hazır olsun" ünlemesiyle, ortalık hareketlendi: -Kimler var bugün başaltında? -Te be, Ruscuktan Şeytancıklı Rüstem, buralardaydı. -Tövbe tövbe... O hâla güleşir mi? Torunları güleşecek yaşa erişti. -Niçin güleşmesin. Bu yaşta, gençlere taş çıkarır. Kim geldi, niçin geldi, tartışmaları arasında, cazgırın sesi duyuldu: -Başaltı pelvanları, koç yiğitler, er meydanına.. Bütün gözler, al kanlarıyla Rumeli'ni vatan kılan, şenlendiren alperenlerin hatırasının yaşatıldığı, Türk oğlunun mertlikle imtihan edildiği er meydanına çevrildi. Herkes, hangi pehlivanların başaltına soyunacağını merak ediyor, er meydanına çıkanları tanımaya çalışıyordu: -A be, bu ihtiyar, Şeytancıklı Mestan değil mi? -Odur be. Ne yapsın garip, güleşerek teselli bulur. Şeytancıklı Mestan'ın arkasından Ruscuklu Çapraz Hasan ve Razgıradlı Yakup er meydanına doğru yürüdüler. Cazgır, yanına gelen üç pehlivana baktı. Üçünü de tanıyordu. Üç pehlivanı nasıl eşleştireceği sıkıntısı bastı cazgırı. Son bir ümitle baktı kalabalığa, bir kişi daha er meydanına çıkarmı diye. Ve seslendi kalabalığa: -Başaltı güreşleri başlıyor, yokmu başka başaltına çıkan. Seyirciler sağlarına sollarına baktılar, var mı diye... Başaltına güreşmeye hazırlanan başka başaltı pehlivan... Ama göremediler. Cazgır, tam, pehlivanlardan hangisi tek kalacak tayin etmek için kura çekimi yapmak için yerden çöp alıyordu, ortalık dalgalandı: -A be kim bu, pırpıtla er meydanına çıkan? -Te be, hepten de rezilliğini çıkardılar er meydanının. -Meydan, çocuklara mı kaldı be? Cazgır, tepkinin geldiği yere baktı. 15-16 yaşlarındaki kara yağız bir delikanlının, kalın kumaştan yapılmış bir pırpıt ayağında, kendilerine doğru geldiğini gördü. Delikanlı yanlarına geldi selam verdi: -Selamün aleyküm. Cazgır selamı aldı: -Aleyküm selam evlat. Hayır olsun? Genç nefes nefeseydi, zorlukla konuştu: -Güleşmek için geldim. Cazgır, delikanlının haline güldü: -Evladım, bu güreşin hangi boyda olduğunu bilir misin? Delikanlı boynunu büktü: -Bilirim ustam. Başaltı. Cazgır, şaşırdı: -Peki sen başaltı pehlivanı mısın? Kispetin de yok. -Değilim efendim. Büyükortada güleşirim. Kispetimi Tuna Nehri'ne kaptırdım. Cazgır, delikanlıyla konuşurken, seyirci ve diğer üç güreşçinin tepkisi artmıştı: -Çıkarın şunu er meydanından. -Te be burasını panayıra çevirdiniz. Cazgır, eliyle bağıranlara susmalarını işaret etti. Kara yağız delikanlının söyledikleri daha da şaşırmıştı: -A be evladım. Hem büyükorta pehlivanıyım dersin hem de kispetin olmadığı halde başaltında güleşmek istersin. Bu pelvanlar seni ezer be kızanım. Delikanlı telaşla konuştu: -Ustam ben de bilirim. Ama hocam Hikmet Dede'nin vasiyeti var... Her sene, Hıdırellez'den hemen sonra yapılan ilk güleşe katılmam konusunda. Bu sene de Hıdırellez sonrası ilk güreş burada yapılır. Ne olursa olsun bugün burada güleşmek zorundayım. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.