İdamlık gibi yürüdü

A -
A +

Büyük bir şefkatle gülümseyen bir çift göz, yılların yorgunluğunu taşıyan ak sakallı bir yüz gördü. İnanamadı, gördüğüne. Uykusuz geçen bir geceden sonra benzetiyor muydu? Osmanlı paşaları birbirlerine benzerlerdi. Dikkatlice baktı. Evet oydu, Paşa babasıydı. Fırladı, "Paşa babam" diyere, sarıldı Gazi Osman Paşa'nın ellerine... Gazi Osman Paşa, Ahmet'i alnında öptü, karşısını oturttu. Uzun uzun Ahmet'e baktı... senelerdir ayrı kaldığı evladıyla hasret gideren bir baba gibi... Ahmet'in bütün endişesini alan bir tebessümle konuştu: -Bre Delioğlan. Ne işler karıştırdın Petesburg'ta. Ahmet'in en korktuğu şey başına gelmiş, canı gibi sevdiği Paşa babası da Petesburg'tan bahsetmişti. Ahmet, boyun büktü: -Şey... Paşa babam... Padişah efendimize hakaret edince dayanamadım. Osman Paşa güldü: -A benim deli oğlum. Sen hep böyle, yangına körükle mi gideceksin. Ahmet, bir şey diyemedi, nasıl konuşsundu ki, Osman Paşa ile her karşılaşması heyecanlara, karışıklıklara sebep olmuştu. Osman Paşa, "müsaade oğlum" diyerek bir ara bulundukları odaya açılan başka bir kapıdan kayboldu. Ahmet, koca Saray'da yalnız başına kala kalmıştı. İlk defa etrafına bakmağa cesaret edebildi. Bulunduğu yer bir saraya göre çok mütevazıydı. Abbas Halim Paşa'nın konağı burasından çok daha gösterişliydi. Ahmet, önündeki masanın süslemeleriyle meşgul iken Osman Paşa, girdi. Ahmet, suçüstü yakalanmış gibi toparlandı, ayağı fırladı. Osman Paşa, Ahmet'in telaşına güldü: -Masanın süslemelerine mi daldın. Bu masayı, her şeyiyle Padişah efendimiz, kendi elleriyle yapmıştır. Ahmet, şaşırdı, gayet safiyane sordu: -Niçin padişah efendimiz yapar? Osmanlı padişahı, marangoz tutamayacak kadar fakirleşti mi? Osman Paşa, seslice güldü: -Yok be oğlum. Anladığın gibi değil. Padişah, efendimiz, çok iyi bir marangozdur. Bu tarz işlerle uğraşarak bir nebze olsun dinlenir. Kendini bedenen ve ruhen çok yoran devlet işlerini bir an da olsa unutarak rahatlar. Osmanlı padişahlarının hepsinin mutlaka bir mesleği vardı. Padişahımızın babası, Abdülmecid Han da çok iyi hattattı. Yazıları, başta Selimiye Camisi olmak üzere bir çok camileri süsler. Osman Paşa'nın anlattıkları, Ahmet'i hayretler içine düşürdü. Osmanlıya sultan olmanın ne kadar zor olduğunu daha biraz daha anladı. Osman Paşa, bir baba şefkatiyle Ahmet'i kolundan yakaladı: -Gel bakalım Deli Oğlan. Padişah efendimiz seni bekler. Sakın heyecanlanma. Girince selam ver, elini öpmek için eğil. Müsaade ederse, öp, öptürmezse, bekle, söylenileni yap. Hadi Yüce Mevlam, halife, Osmanlı sultanı duası almak nasip eylesin. Osman Paşa, kapıyı açtı...donmuş gibi duran, içeri girmekte tereddüt eden Ahmet'i, "Yürü evladım" sözüyle içeri itti. Ahmet, idam sehpasına götürülen bir idamlık gibi yürüdü. Arkasından da Osman Paşa. İçeri girdi, gözlerini hafifçe kaldırdı. Aydınlık geniş bir salondaydı. Tam karşısına gelen masada oturuyordu, Abdülhamit Han. Ahmet, masaya doğru yürüdü, yaklaşınca selam verdi. Hakan, selamı alarak ayağa kalktı. Osman Paşa'nın odasındaki masaya çok benzeyen masayı dolandı. Ahmet'in yanına geldi. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.