İş, tatlıya bağlandı

A -
A +

Koca Yusuf, Aliço, Adalı Halil, Hergeleci İbrahim ve çırağı Kara Ahmet'ten başka Şumnulu Kuru Rüstem, Pamukçulu Osman, Kazandereli Memiş, Çandırlı Hüseyin, Katrancı Mehmet ve Kurtdereli Mehmet de başa güreşmek için gelmişlerdi. İstanbul'da, Hergeleci İbrahim ile Koca Yusuf arasında yapılan destansı güreşi dinleyenleri şimdiden, bu iki pehlivanın Çardak'da yapacağı güreşin heyecanı sarmıştı. Ancak, Hergeleci İbrahim Pehlivan, sakat olduğunu ve, güreşmeyeceğini, Çardak güreşlerine çırağı Kara Ahmed'i hazırladığını söyledi. Ama güreşten anlayanlar, "Diğer pehlivanların karşısına çırak ve usta olarak çıkmamak, yanlış anlamaya meydan vermemek için güreşmiyor." açıklamasında bulundular. Yusuf'un, birlikte güreş kovalasınlar da pişsinler diye kendi başlarına güreş yapmağa saldığı çıraklarından Küçük Yusuf da, Çardak'a gelmişti. Filiz Nurullah ise Şumnu'ya dönmüştü. Yusuf, yanına Şumnulu Kuru Rüstem'i, çırağı Küçük Yusuf'u can dostları Sait Beşir ve Sait Beşir'in babası İbrahim Pehlivanı alarak Çardak'a gelmişti. Kara Ahmet, Sait Beşir ve babasını görünce, öz kardeşini ve öz babasını görmüş gibi sevindi. Güreşler, 23 Ağustos 1894 Perşembe, Kum gününde... Şehzade Süleyman ve kırk alpereninin, Salcı Babanın sallarına binip Rumeli'ye, Avrupa'ya yeni ufuklar açmak için yola koyuldukları, Deli Kızıl Sultan'ın kumdan boğazın içine doğru yol yaptığı günün yıldönümünde, bir mübarek zamanda sabahleyin başladı. Daniş Efendi ve Gelibolu'nun ileri gelenleri, Aliço'nun kispetiyle güreş yerine geldiğini görünce işin ciddiyetini anladılar. Türk güreş tarihinde yaşanmayan bir şey yaşanacak, yıllar önce güreşi bırakmış ustayla çırak güreşmiş olacaktı. Eşraf, Gelibolu'nun ileri gelenleri ve düğün sahibi, Aliço'ya, "Koca usta sen güreşme. Çırağınla güreşmen yakışık almaz." diye rica ettiler, hemen Adalı Halil'i bulup getirdiler, Adalı Halil, "Ustam, hakkını helal et, ben bir densizlik yaptım, affet." dedi. Aliço, Adalı'nın bu hareketi karşısında gülsün mü ağlasın mı bilemedi. Oradakilere, "Tamam, güreşmeyeyim ama bizim sarı öküz ne olacak" deyince Gelibolu'nun ileri gelenleri güldüler. "Merak etme usta, biz sana bir değil iki sarı öküz parası veririz" dediler ve iş bu şekilde tatlıya bağlandı. Güreşler 23 Ağustos 1894 Perşembe günü sabahtan başladı. Baş hakem Aliço, cazgır da Çardaklı Çubukçuoğlu Mehmed Pehlivandı. Güreş sahasındaki ağaçların üzerine çardaklar yapılmış, etrafı da kafeslerle kapatılmıştı, güreşleri gelinle beraber saraydan gelen kadınların da seyretmeleri için... Küçük boy pehlivanlar güreştikten sonra, orta boyu Tophaneli Yusuf, kazandı, ikinciliği ise Sebeblili Hüseyin aldı. Sıra başaltına gelince, baş hakem Aliço, Çardak'ta niyeti başa güreşmek olan başpehlivanlardan Koca Yusuf, Adalı Halil, Katrancı Mehmed ve Şumnulu Kuru Rüstem'i ayırarak diğerlerinin başaltına güreşmesini uygun gördü. Bu karar, o zamanın başpehlivanlarının hepsinin aynı seviyede olmadığını ve ayrılanların diğerlerinden bir gömlek üstün olduğunu göstermektedir. >> DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.