İsmail Hoca, Yusuf'un telaşına güldü: -Bre Yusuf! Ne tilaşlanırsın? Uçmak dedikse, dönmemek üzre diil. Seni kışladan savaş midanlaana, ermidanına salarız ki, tam bir yiit, güleşçi olasın. Öp bakaam. Dursun Pelvan'ın elini. Bundan soona. hocan odur. Etin, kemiin, gönnün ve yüreenle onunsun. Yusuf, hemen Dursun Pelvan'ın elini öptü, mahçup bir halde yanında kalakaldı. Dursun Pehlivan, mahzun mahzun duran Yusuf'a takılmadan edemedi: -Eee Yusuf! Görcez bakaam, ne derece pelvan olmuşsun. Bakaam, güleş, Bulgar çetecilere kaaşı savaşmaa benziyer mi? Yusuf, bir şey diyemedi. Dursun Pehlivan, Yusuf'un babası İsmail Ağa'nın sırtına şaplağı patlattı: -Te be İsmeyil Aga! Been de senden isteem vaa. Bugün İsmail Ağa'nın neşesi yerindeydi. Oğlu Sultan Aziz nişanı almış, kispet giymişti. Ondan dünyaları isteseler verirdi: -İste be Dursun Pelvan! Büün benden ne isteesen iste. -Ben emeemin boşa gitmesini istemem. Yusuf'un Şumnu'nun paşpelvanı olduuunu gürmek isterin. Onun için de yannız benim çalıştırmam yetmez. Senin onun boazına bakman ilazım. Ben una üüle idman ettirceen ki eve geldii zaman danalaa gibi yicek. Niye demişlee, samanlıı tüketen danadır, diye. Dana yir buva ulur, kızan yir pelvan olur be İsmeyil Aga. Sen bunu benden iyi bilirsin bre. Yimezse ileri gitçeene epten geri gider be. Yazık ulur soona kızancaaza be aga. Bu sözler, İsmail Ağa'yı uyandırmıştı: -Ne yapmamı isteesin be Dursun Pelvan? -Yapacaan şu. Yusuf tam büyüme çaanda. Bi de sıkı idmannara başladı mı buva gibi yimee başlaa. Kuvvetli gıda alması ilazım. Kuvvetli gıda diince, aklına yannız et, makarna, pilav gelmesin. Bilassa bol piinir, süt, yuurt, sebze, çeşitli meyve, bal ve pekmez yimesi şart. Bunnarı teemin itçeene söz verisen ben de yarından itibaren Yusuf'u çalıştırmaa başların. İsmail Ağa, sevinçle, Dursun Pehlivan'ın sırtına bir tokat indirdi: -Saa ol be Dursun Pelvan. Bu süüledikleen epsi bizde vaa. Ben bunnalaa kalman. Yusuf'un için taa Edirne'den Saray Bosna'dan en kuvvetli en birinci gıdaları getirceen. İsmail Pehlivan, İsmail Ağa'ya, -Pelvanın en önemli silaı kispettir, dedi. Yusuf'a acil ularak bi kispet ilazım. İsmail Ağa, güldü: -Te be hocam. Sizden kispet için bir aber alamayınca ben de Şumnu'da üsmen ustaya kispet siparişi veedim. Bu İsmail Hoca'nın hoşuna gitmişti: -Yaman adamsın bre İsmeyil Aga. Bitmiz tükenmez pehlivanlık muhabbeti devam ederken ortalık birdenbire karıştı, kispet giyme töreninin yapıldığı alan hareketlendi. Ne olmuştu?