Kırkpınar alperenler yadigârıdır

A -
A +

Şükür Tepesi'nin hemen yanında Bolayır bulunmaktadır. Burada Kırkpınar'ın doğmasına vesile olan yiğitlerin komutanı Şehzade Süleyman'ın kabri var. Efsanede ismi geçen Kırkpınar çayırının, bugün Yunanistan topraklarında kalan ve Edirne'ye Pazarkule üzerinden 30 kilometre uzaklıktaki Simovina ve Sarı Hızır Köyleri arasında olduğu 1901 tarihli Edirne Salnamesi'nde yazılıdır. 1912 yılına kadar güreşler burada yapıldı. Ancak 1912 yılında bu bölgenin Bulgaristan sınırları içinde kalmasıyla bu mübarek toprak Türkoğlu'na elveda dedi. Ve bu tarihten sonra bir daha burada Kırkpınar güreşleri yapılamadı. 1901 tarihli Edirne Salnamesi'nde, Selim'in Mezarı'ndan ve Kırkpınar Çeşmesi'nden bahsedilmektedir. Sarı Saltuk yadigârı Hangi Selim? Kırkpınar'ın doğmasına sebep olan iki alperenden biri olan Selim. Hangi çeşme? Kırkpınar'ın doğmasına sebep olan iki şehidin gömüldüğü mezar başında, kırk pınardan meydana gelen çeşme. 2 Eylül 2002'de, Yunanistan'a yaptığım seyahatte, efsanede geçen Arda boyundaki Kırkpınar'ı, ermeydanını, Kırkpınar çeşmesini ve Selim'in mezarını görme şerefine kavuştum. Hangi efsane bunlardan daha sağlam temellere, gerçeklere sahiptir? Kırkpınar efsanesi, yazımızın başından beri anlattığımız tarihi ve coğrafi gerçeklerle doğrulanmaktadır. Çardak'ta Salbaş mevkii, Salcı Baba'nın mezarı ve kum yolu, Bolayır'da Şükür Tepesi ve Şehzade Süleyman'ın kabri, Dimetoka'da Deli Kızıl Sultan'ın türbesi, Simovina ve Sarı Hızır arasındaki Kırkpınar meydanı, Kırkpınar Deresi, Selim'in mezarı, Kırkpınar efsanesinin "GERÇEK EFSANE" olduğunun inkâr edilmez delilleridir. En önemlisi de, bu efsane, yüzlerce yıldır, en güzel gerçek olarak Türk milletinin gönlünde, maşeri vicdanında yer bulmuştur. Her ne kadar bugün, Kırkpınar'ın 1361 yılında başladığı kabul edilse de, Kırkpınar'ın ilk doğuşu Sarı Saltuk'ladır. Sarı Saltuk kimdir? Sarı Saltuk, Türk insanına Anadolu'yu ve Avrupa'yı hedef gösterme Türkistan'ın büyük evliyası Ahmet Yesevi Hazretleri'nin talebesinin talebesi bir alperendir. Hocasının işaretiyle Türkoğlu'na Avrupa'yı vatan kılmak üzere, arkadaşlarıyla birlikte Anadolu'ya geldi. Burada Peygamber efendimizi rüyasında gördü. Peygamber efendimiz, rüyada Sarı Saltuk'a, "Edirne'yi fethet. Bu diyar, darünnasırdır (yardım diyarıdır), burasını küffar elinde komayın" der. Tarih 1263 idi. Yani Orhan Gazi'nin oğlu Şehzade Süleyman'ın Rumeli'ye geçişinden 91 yıl önce, Sarı Saltuk ve arkadaşları Rumeli'ne geçtiler. Yollarına devam ederek, Edirne'ye geldiler ve 1264 yılında Edirne'yi fethettiler. Edirne'nin fethiyle birlikte burada Kırkpınar güreşlerini başlattılar. Edirne'yi terk ettikleri 1304 yılına kadar Kırkpınar güreşlerine devam ettiler. Dualı şehir Edirne Demek ki, Kırkpınar'ın asıl başlangıç tarihi, bugün kabul edilen başlangıç tarihinden 98 yıl öncedir. Kırkpınar'a niçin Edirne mekânlık etmektedir. Çünkü, Edirne, Kırklar, evliyalar diyarıdır. Peygamber efendimizin sözüyle Sarı Saltuk tarafından fethedilmiştir. Ve Edirne'yi ikinci defa Türkoğlu'na vatan kılan, fetheden, sonsuz güzelliklere açan Birinci Murad Han'ın alperenleri, gazi dervişler, Edirne'ye girdiklerinde, bugün Selimiye Camii'nin bulunduğu yere gelirler ve "Ya Rabbi, bu belde kıyamete kadar Türk ve Müslüman kalsın, burada evliya kulların eksik olmasın, bu tepede öyle bir cami inşa edilsin ki dünyada benzeri bulunmasın" diye dua ederler. İşte bu sebeplerden, Kırkpınar'a mekân, Edirne olmuştur. İnşallah kıyamete kadar da mekân olmaya devam edecektir. Sarı Saltuk bir cihan pehlivanıydı, dünya şampiyonuydu Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Şehzade Cem'in Edirne Valiliği sırasında Ebul Hayr-i Rumi'ye hazırlattığı Saltukname adlı kitapta, Sarı Saltuk'un düşmanlarıyla karşılaştığında, "Ben ki cihan pehlivanı Sarı Saltuk'am" diye nara attığı belirtilmektedir. Sarı Saltuk'un bizim bildiğimiz kabirleri; Romanya Babadağ, Bulgaristan Varna Kaligra, Bosna Blagay, Kosova Prizren, İstanbul Rumeli Feneri, Kırklareli Babaeski, İznik, Niğde Bor ve Tokat Sarı Saltuk Köyü'nde ve Diyarbakır'dadır. Ayrıca sayısız yerde de makâmı vardır. Evet, Kırkpınar'ın ilk kurucusu Sarı Saltuk böyle bir kimse, alperendi. Şimdi, Kırkpınar'ın her iki doğuşuna da vesile olan alperenler kimlerdir, buna bir göz atalım. Alp, kuvvet, cesaret, fedakârlık, dayanıklılıkta ve her türlü silahları kullanmakta eşsiz, geçilmez, yiğit kişi demektir. Eren ise, Allah-ü Teâla'ya yakın, nefsi isteklerinden vazgeçmiş, İslam ahlâkının en güzeline kavuşmuş, başkalarının huzuru ve ebedi saadeti için yaşayan, her hareketiyle alemlerin efendisi Hazreti Peygamberimiz'e benzemeye çalışan, evliya, hakiki insan demektir. Alplerden alperenlere Alplik ve erenliğin bir kişide birleşmesiyle alperen denilen, insanlığın zirvesi, gönül ve yüreği kaynaştıran, tarihin yazmaya doyamadığı güneşler doğar. Tıpkı, Gazneli Mahmud, Alparslan, Selahaddin Eyyubi, Osman Gazi, Şehzade Süleyman, Birinci Murad, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Şeyh Şâmil gibi.. Onlar, barışta karıncayı ezdiklerinde oturup ağlayan, ancak savaşta düğüne gidercesine ölüme, şehitliğe giden, binlerce kişiye bedel olan yiğitlerdi. Türk milletinin İslamiyet'i kabulüyle birlikte alpler, alperen olmuşlardır. Türkler için alplik en büyük şerefti. Alp için atı çok önemliydi. Alp atının ismiyle anılırdı. Kıratlı Cotay alp gibi. At, hayatta ve ölümünden sonra alpin arkadaşı sayılırdı. Bu sebeple Şehzade Süleyman'ın Gelibolu Bolayır'daki türbesinin hemen yanında atı da gömülüdür. Bugün bile hâlâ, "Yiğit yiğidin yoldaşı / At yiğidin öz kardaşı" diye söylenmektedir. Alp öyle meziyetlere sahipti ki, bir alp, ordu, devlet kurucusu demekti. Göktürk, Gazne Devletleri ve Timur İmparatorlukları, Kölemen, Anadolu Selçuklu Devleti, Eyyubi, Tulunoğulları Devletleri bir alpin kurduğu devletlerdi. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin silah arkadaşları; Turgut Alp, Saltuk Alp, Aykut Alp, Konur Alp gibi alplerdi. Aşık Paşa (1272-1332), eserinde, alpliğin şartını 9 olarak anlatmakta, iman, akıl, cesaret ve nefsini yenmekle birlikte, iyi bir at ve silahın, hakiki dostun, alpliğin temel şartları olduğunu yazmaktadır. ¥ DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.