Kırkpınar alperenler yadigarıdır (643. Kırkpınar ve Atina Olimpiyatları)-3-

A -
A +

Her ne kadar bugün, Kırkpınar'ın 1361 yılında başladığı kabul edilse de, Kırkpınar'ın ilk doğuşu Sarı Saltuk'ladır. Sarı Saltuk kimdir? Sarı Saltuk, Türk insanına Anadolu'yu ve Avrupa'yı hedef gösteren Türkistan'ın büyük evliyası Ahmet Yesevi hazretlerinin talebesinin talebesi bir alperendir. Hocasının işaretiyle Türkoğluna Avrupa'yı vatan kılmak üzere, arkadaşlarıyla birlikte Anadolu'ya gelir, Burada Peygamber efendimizi rüyasında görür. Peygamber efendimiz, rüyada Sarı Saltuk'a, "Edirne'yi fethet. Bu diyar, darünnasırdır (yardım diyarıdır), burasını küffar elinde komayın" der. Tarih 1263'tür. Yani Orhan Gazi'nin oğlu Şehzade Süleyman'ın Rumeli'ye geçişinden 91 yıl önce, Sarı Saltuk ve arkadaşları Rumeli'ye geçer. Yollarına devam ederek, Edirne'ye geldiler ve 1264 yılında Edirne'yi fethettiler. Edirne'nin fethiyle birlikte, burada Kırkpınar güreşlerini başlattılar. Edirne'yi terkettikleri 1304 yılına kadar Kırpınar güreşlerine devam ettiler. Demek ki, Kırkpınar'ın asıl başlangıç tarihi, bugün kabul edilen başlangıç tarihinden 98 yıl öncedir. Kırkpınar'a niçin Edirne mekânlık etmektedir. Çünkü, Edirne, Kırklar, evliyalar diyarıdır. Peygamber efendimizin sözüyle Sarı Saltuk tarafından fethedilmiştir. Ve Edirne'yi ikinci defa Türkoğluna vatan kılan, fetheden, sonsuz güzelliklere açan Birinci Murad Han'ın alperenleri, gazi dervişler, Edirne'ye girdiklerinde, bugün Selimiye Camii'nin bulunduğu yere gelirler ve "Ya Rabbi, bu belde kıyamete kadar Türk ve Müslüman kalsın, burada evliya kulların eksik olmasın, bu tepede öyle bir cami inşâ edilsin ki dünyada benzeri bulunmasın" diye dua ederler. İşte bu sebeplerden, Kırkpınar'a mekan, Edirne olmuştur. İnşallah kıyamete kadar da mekan olmaya devam edecektir. ALP V EREN Sarı Saltuk, bir cihan pehlivanıydı, dünya şampiyonuydu. Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Şehzade Cem'in Edirne Valiliği sırasında Ebul Hayr-i Rumi'ye hazırlattığı Saltukname adlı kitapta, Sarı Saltuk'un düşmanlarıyla karşılaştığında, "Ben ki cihan pehlivanı Sarı Saltuk'am" diye nara attığı belirtilmektedir. Sarı Saltuk'un bizim bildiğimiz kabirleri; Romanya - Babadağ, Bulgaristan Varna - Kaligra, Bosna - Blagay, Kosova - Prizren, İstanbul - Rumeli Feneri, Kırklareli - Babaeski, İznik, Niğde Bor ve Tokat Sarı Saltuk Köyü'nde ve Diyarbakır'dadır. Ayrıca sayısız yerde de mâkâmı vardır. Evet, Kırkpınar'ın ilk kurucusu Sarı Saltuk böyle bir kimse, alperendi. Şimdi, Kırkpınar'ın her iki doğuşuna da vesile olan alperenler kimlerdir, buna bir göz atalım. Alp ,kuvvet, cesaret, fedakârlık, dayanıklılıkta ve her türlü silahları kullanmakta eşsiz, geçilmez, yiğit kişi demektir. Eren ise, Allahü tealaya yakın, nefsi isteklerinden vazgeçmiş, İslam ahlâkının en güzeline kavuşmuş, başkalarının huzuru ve ebedi saadeti için yaşayan, her hareketiyle alemlerin efendisi hazreti Peygamberimize benzemeye çalışan, evliya, hakiki insan edemektir. Alplik ve erenliğin bir kişide birleşmesiyle alperen denilen, insanlığın zirvesi, gönül ve yüreği kaynaştıran, tarihin yazmaya doyamadığı güneşler doğar. Tıpkı, Gazneli Mahmud, Alpaslan, Selahaddin Eyyûbi, Osman Gazi, Şehzade Süleyman, Birinci Murad, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Şeyh Şâmil gibi.. YİĞİT YİĞİDİN YOLDAŞI Onlar, barışta karıncayı ezdiklerinde oturup ağlayan, ancak savaşta düğüne gidercesine ölüme, şehitliğe giden, binlerce kişiye bedel olan yiğitlerdi. Türk milletinin İslamiyeti kabulüyle birlikte alpler, alperen olmuşlardır. Türkler için alplik en büyük şerefti. Alp için atı çok önemliydi. Alp atının ismiyle anılırdı. Kıratlı Cotay Alp gibi. At, hayatta ve ölümünden sonra 'alp'in arkadaşı sayılırdı. Bu sebeple Şehzade Süleyman'ın Gelibolu Bolayır'daki türbesinin hemen yanında atı da gömülüdür. Bugün bile hâlâ, "Yiğit yiğidin yoldaşı / At yiğidin öz kardaşı" diye söylenmektedir. Alp öyle meziyetlere sahipti ki, bir alp, ordu, devlet kurucusu demekti. Göktürk, Gazne ve Timur İmparatorlukları, Kölemen, Anadolu Selçuklu Devleti, Eyyûbi, Tulunoğulları Devletleri bir 'alp'in kurduğu devletlerdi. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin silah arkadaşları; Turgut Alp, Saltuk Alp, Aykut Alp, Konur Alp gibi alplerdi. Aşık Paşa (1272-1332), eserinde, alpliğin şartını 9 olarak anlatmakta, iman, akıl, cesaret ve nefsini yenmekle birlikte, iyi bir at ve silahın, hakiki dostun, alpliğin temel şartları olduğunu yazmaktadır. Gelelim, Kırkpınar güreşlerinin içinde nice bin güzel mânâ, hatıra taşıyan motiflerine: CENK VE YAĞLI GÜREŞ Pehlivanlar, niçin Allah Allah sesleri, Hazreti Muhammed'e salâvatlarla ermeydanına gönderilir? Türk askeri, cenge de bu şekilde gönderilir de onun için. Kırkpınar güreşleri, barış zamanında harbe hazırlığı, sahip bulunulan maddi - manevi değerlere sahip çıkmak için, madden ve manen güçlü olmayı sembolize ettiği için, cenkteki bütün özellikler, yağlı güreşte de vardır. Asker, savaşta mehter marşlarıyla, yağlı güreşçilerse davul zurnanın vurduğu kahramanlık türküleriyle coşmaktadır. Pehlivanlar, davul zurna eşliğinde dualarla ermeydanına gönderilir. Pehlivanlar, niçin güreşten önce kıbleye karşı durur? Güreşler, Allah yolunda savaşa hazırlık olduğu için. YARIN: Güç mesuliyettir

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.