Kırkpınar vatan ediniş destanıdır

A -
A +

27 Haziran Cuma Günü, alperenler meydanı Kırkpınar'da 642. defa davullar vuracak, koç yiğitler, bir vatan ediniş destanını, sahip olduğumuz güzelliklerin korunması için maddi ve manevi güçlü olmanın misalleştirilmesini canlandıracak. Her sene, Kırkpınar'ı, (Kırkpınar ve Spor Geleneğimiz, Alperenler Geleneği Kırkpınar, Alperenlerin Kızlelması Kırkpınar, 700. Yılında Osmanlı ve Kırkpınar) gibi değişik yönleriyle inceledik. Kırkpınar'ın efsane diye hafife alınması sebebiyle bu seneki yazımız, "642. Yılında Gerçek Efsane Kırkpınar" başlığıyla olacak ve Kırkpınar'ın nasıl gerçek efsane olduğu anlatılacak. DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKMANIN İFADESİ Kırkpınar, Türkoğlu, Avrupa'yı vatan edinirken doğmuştur ve Türkoğlu'nun, Avrupa'yı vatan ediniş destanı, sahip bulunulan güzelliklerin elden çıkmaması için maddi-manevi güçlü olmanın ifadesi, bilek ile gönlü en güzel idealler yolunda kaynaştırmış alperenlerin yadigârıdır. Peşrevle, Türkoğlu'nun Türkistan'dan Anadolu'ya, Anadolu'dan da Avrupa'ya akışı canlandırılmakta, Türk'ün sembolleri olan kurdun atılışı, okun uçuşu, atın şahlanışı, kartalın süzülüşü temsil edilmektedir. TÜRKİSTAN'DAN KIRKPINAR'A Biz, bu vatan edinişin canlandırılması, Kırkpınar'ın yalnızca Edirne'ye sıkıştırılmaması için "Yesi'den (Türkistan'dan) Kırkpınar'a" projesini ortaya atmıştık. Bu projeyle, Yesi'den Ahmet Yesevi hazretlerinin kabrinden toprak alınacak, daha sonra, Ankara'da Hacı Bayram'ın, Bektaş'ta Hacı Bektaş Veli'nin, Söğüt'te Ertuğrul Gazi'nin, Bursa'da Osman Gazi'nin, Çardak'ta Salcı Baba'nın, Bolayır'da Şehzade Süleyman'nın, Keşan'da Paşayiğit'in, Babaeski'de Sarı Saltuk'un kabirlerinden alınan topraklar, Kırkpınar'ın başlangıç gününde, Kırkpınar ermeydanına serpilecekti. Haziran ayında Gelibolu'nun fetih gününde, alınan topraklarla birlikte Rumeli'ye geçiş canlandırılacaktı. Yağlı Güreş Federasyonu tarafından kutlama programına alınan bu proje, federasyonun lağvedilmesiyle, hayata geçememişti. EFSANE DİYE KÜÇÜMSEYENLER Bazıları, Kırkpınar'ın doğuşunu ve tarihçesini yalnızca efsaneden ibaret diyerek küçümsüyorlar. Doğru, Kırkpınar bir efsane; ancak nasıl bir efsane? Eğer, tarihçiden, etnografyacıdan edebiyatçıya ve folklorcüye bilim adamlarını bir araya getirsek ve onların senelerce çalışmalarını isteyerek, bir Kırkpınar Efsanesi sipariş etseydik, bu kadar mükemmel ve tarihi, coğrafi gerçeklerle bu kadar uyuşan, Türk milli vicdanına bu kadar yakışan bir Kırkpınar efsanesi düşünemezlerdi. Kırkpınar efsanesi, tarihi ve coğrafi gerçeklerle tamamen uyum içinde ve tarihi gerçeğin, binlerce yılda oluşan milli vicdanda yoğrulmasıyla doğan bir efsanedir. Efsanenin doğmasına vesile olan tarihi şahsiyetlere ve efsanenin geçtiği zaman dilimine bakalım. Efsanenin doğmasına sebep olan Şehzade Süleyman, silah arkadaşı alperenler ve efsanenin yaşandığı tarih konusunda hiçbir ihtilâf yoktur. Efsaneye kısaca göz atalım. 1354 yılında, Şehzade Süleyman ve arkadaşları sal ile Rumeli'ye (Avrupa'ya) geçtiler. Fetihlerde buluna buluna bugün Yunanistan topraklarında kalan Ortaköy'e bağlı ve Arda boyunda yer alan Simovina civarına geldiklerinde, daha önce yenişemeyen Ali ile Selim ismindeki iki alperen tekrar güreş tutarlar. KIRKPINAR DOĞAR Güreş esnasında vefat ederler. Güreşmekten maksatları, savaşa hazırlık olduğu için arkadaşları tarafından şehit kabul edilirler ve vefat ettikleri yere defnedilirler. Arkadaşları fetihten döndüklerinde, Ali ile Selim'in mezarları başında kırk pınarın doğduğunu görürler. Buraya Kırk Pınar derler. Kırkpınar, aynı zamanda, Kırkların (evliyaların) mekan tuttuğu yer manasındadır. 1361 yılında Edirne'nin fethedilmesinden sonra burada Ali ile Selim'in hatırasına güreşler yapılmaya başlanır ve bu şekilde Kırkpınar doğar. Osman Gazi'nin torunu, Orhan Gazi'nin oğlu Şehzade Süleyman ile alperenleri, 1349'dan 1359'da kadar uzanan zaman dilimi içinde bir çok defa Rumeli'ne (Avrupa'ya) geçmişler, Gelibolu'dan Dimetoka'ya kadarki coğrafya içinde fetihlere devam etmişlerdir. Şehzade Süleyman'ın 1359'da ölümüyle yerine geçen kardeşi 1. Murad, fetihlere devam etmiş ve 1361'de Edirne'nin fethedilmesiyle Kırkpınar'ı doğuran altın halka tamamlanmıştır. SALCI BABA'NIN KABRİ Efsanenin geçtiği coğrafyaya ve efsanede ismi geçenlere bir göz atalım. Bu mekanları, bizzat gezerek, coğrafi ve tarihi hakikatler ile efsanenin nasıl koyun koyuna olduğunu tespit ettim. Çanakkale - Lapseki - Çardak'ta Salbaş mevkii vardır. Burası Şehzade Süleyman'ın Rumeli'ye geçtiği salların besmeleyle inşa edildiği yerdir. Ve burada, salları inşa eden salcıların piri Salcı Baba'nın kabri vardır. Bu kabir, bugün hemen hemen yok olmak üzeredir. Salcı Baba'nın kabrinin bulunduğu Salbaş mevkiinden Çanakkale Boğazı'nın Avrupa yakasına doğru bir yol uzanmakta ve bunun ucunda da hilâl şeklinde bir adacık vardır. Bu yol, Deli Kızıl Sultan'ın kum saçarak meydana getirdiği yoldur, bu yol bugün de, Çardak'tan Çanakkale Boğazı'nın içine doğru uzanmaktadır. DELİ KIZIL SULTAN Deli Kızıl Sultan kimdir ve bu yol nasıl meydana gelmiştir? Kısaca göz atalım: Kırkpınar'ın doğmasına vesile olan Şehzade Süleyman ve kırk alperen arkadaşı, Rumeli'ne geçmek üzere sala binerlerken, o yörede Deli Kızıl Sultan diye bilinen meczup kişi gelir ve kendisini de sala almalarını isterler. Kabul etmeyip yola devam ederler. Bir müddet sonra duydukları gürültüyle dönerler. Bir de bakarlar ki, Deli Kızıl Sultan, kucağına kum doldurmuş, kumları saçıyor, kumları saçtığında kara ilerliyor. Meczubu sala almazlarsa, Boğaz'ın kapanacağından endişe ederler, "Gel bre deli, sen sala alınmayı hak ettin" derler. Bunu duyan meczup, sevinçle kucağında kalan kumları saçar, hilâl şeklinde bir kara meydana gelir. 26 AĞUSTOS KUM GÜNÜ Deli Kızıl Sultan'ın saçtığı kabul edilen kumlar, şifalı kabul edilmekte ve bu sebeple Osmanlılar zamanından beri her yıl, bu kumlarda 26 Ağustos'da Kum Günü yapılmakta, yağlı güreşler organize edilmektedir. Bu gelenek bugün de devam etmektedir. Çardak Bolayır'daki Kırkpınar'ın efsanevi izlerini defalarca ziyaret edip yerinde gördüm. Efsanenin coğrafya ve tarihle nasıl koyun koyuna yattığına, birbirlerini kucakladıklarına şahit oldum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.