Vaki olanda hayır vardır" gerçeğini çarpıcı şekilde yaşadım. Geçen sene "Kırkpınar/Türklerde Spor Anlayışı ve Kırkpınar Ruhu" isimli kitabımız son anda çıkan engeller sebebiyle basılamadığında epey üzülmüştüm. Bu sene sevindik. 648, 649 ve 650. Kırkpınar Güreşleri Ağası Seyfettin Selim'den aldığımız destekle, yayıncımız Babıali Kültür Yayıncılığı'nın (BKY) cesur tutumu ve kararlığıyla kitabı bastırmak kısmet oldu. Kırkpınar Ermeydanı'nda baş birincisi bir evlada sahip olmuşum gibi sevindim. Kitap yayımcıları ve dağıtıcıları güreş kitabı deyince "Bu zamanda kim okur?" diyerek geri duruyorlar. Böyle bir piyasada, kitap basım, dağıtım ve tahsilatın çok zor olduğu pazarda BKY, cesurca hareket etti, riski göze aldı. Ağa Seyfettin Selim de "Halil Bey, böyle bir eserin güreş severlere ulaşmasında bizim de katkımız olursa seviniriz. Basılan kitaplardan bir miktar satın alır, Kırkpınar'da misafirlerimize en güzel hediye olarak takdim ederiz" deyince Kırkpınar kitabımız okuyucu huzuruna çıktı. Evet, vaki olanda hayır varmış. Kitabımız bu sene basılınca çok güzel bir buluşma meydana geldi. Kırkpınar'ın 650. yılına armağan oldu. Kırkpınar yazılarımızı okuyanlar senelerdir ısrar ediyorlardı "Halil Bey, şu yazdıklarını bir kitap haline getirsen de derli toplu hepsini bir arada görebilsek" diye... Kırkpınar nedir, ne değildir? Neyi temsil eder, ne söyler? Kimlerin hatırasıdır? Peşrev neyi anlatır? Yalnızca güle yenilenler kimlerdir? Galibiyette mağlubiyeti aramak nedir? Ecdadımızda spor anlayışı neydi, sporu ne için yaparlardı? Madalya, birincilik için her şeyi mubah görürler miydi? Galipken pehlivan olarak kalabilmek nedir? Ağalık nedir, ağa neyi temsil eder? Pehlivan kime denir? Pehlivanlar kimi temsil eder? Koca Yusuf-Aliço ve Koca Yusuf-Mümin Pehlivan arasındaki unutulmayan Kırkpınar güreşleri... Eski yeni başpehlivanlar, ağalar... Günümüzde yağlı güreşin geldiği nokta... Bütün bunları sayfalarda toplamağa çalıştık. 'Kırkpınar'dan kırk damla' diyerek yer verdik kitapta, Kırkpınar'la ilgili yüzlerce makalelerimizden seçtiklerimize... Yirmi beş yıldır neler yaşamadık ki Kırkpınar ve yağlı güreşleri takip ederken... Demirel'i susturduk, Gümülcine-Alantepe Yaylası'nda soydaşlarımızı coşturduk, aylardır yağmur yağmayan Üsküp'e yağmurla girdik, Koca Yusuf'un memleketi Deliorman'a yağlı güreşçileri götürdük, yıllar sonra yağlanmış pehlivanları gören Koca Yusuf'un torunlarıyla ağladık. Bugün Yunanistan topraklarında kalan Kırkpınar'ın doğduğu yere gittik. Amsterdam'da cazgırlık yaptık. Hollanda'da bölücüleri korkuttuk. Ve daha neler neler... Kitabımızın 'Kırkpınar'dan Hatıralar' bölümünde bunlardan bir kaçını nakletmeğe gayret ettik. Trakya Üniversitesi'nin düzenlediği sempozyumlara sunduğumuz Kırkpınar'la ilgili üç tebliğe yer verdik (Gerçek Efsane Kırkpınar, Türkün Dünya Görüşünü Alatan Peşrev ve Yesi'den Kırkpınar'a tebliğleri.) Kısacası, karınca kararınca Kırkpınar'ı ve temsil ettiği unutulmuş değerlerimizi anlatmaya, Kırkpınar'ın 650. yılına çam sakızı çoban armağanı bir hediye sunmaya çalıştık. Bu kitap, asıl karşılıkların verileceği, niyetlerin bütün açıklığıyla ortaya çıkacağı günde inşallah bize en güzel armağanın vesilesi olur, tabii ki dualarınızla...