Alparslan'dan Kanuni'ye Türk sultanlarının ordularını, tekbir sesleriyle harp meydanında, düşman üzerine saldığı mübarek cuma günü, 644. Ermeydanı Kırkpınar başladı. Meydanların en anlamlısı, Kırkpınar'ın ne manaya geldiğini en güzel anlatanı, acı gerçekleri dile getireni, sarayların en güzelinin bulunduğu ve sonra yok olduğu, Balkan Savaşı'nda Türk askerlerinin açlıktan ağaç kabuklarını yediği Sarayiçi'nde Kırkpınar ermeydanı başladı. Sarayiçi ermeydanının bir tarafında Adalet Kasrı, diğer tarafında Balkan şehitliği ve günümüze yalnızca harabeleri ulaşan saray ve karşısında bütün ihtişamıyla kızılelma ülküsünü haykıran Selimiye. Bundan daha güzel Kırkpınar'ın manasını anlatan meydan olur mu? Kırkpınar, Edirne, Selimiye ve Sarayiçi'ne bir de "niçin" diye sorarak bakabilsek neler göreceğiz neler. Kırkpınar'a ermeydanı demiş, onu, erlerin, alperenlerin hatırası, yiğitliğin, fedakarlığın, mertliğin en güzelinin sergilendiği yer bilmişiz. Kırkpınar, günümüzde de hakikaten ermeydanı mı, orada güreş tutanlar, Koca Yusufların, Aliçolar'ın, Mümin Pehlivanlar'ın, Kurtdereli Mehmetler'in, alperenlerin hatırasını yaşatma gayretinde mi? Bu sorgulanmalı? Cevabın; yüreğimizi kanattığını, gönlümüzü yaraladığını göreceksiniz. Yeryüzü ermeydanı, Gönül sevmez her meydanı, Yüreksize yorgan döşek, Koç yiğide ver meydanı. Şair, dört mısra ile özetlemiş, Kırkpınar, yeryüzü, yaradılış, er kişi olma gerçeğini. Evet, yeryüzü, kişinin, kendisini ebedi güzelliklerden koparmak isteyen nefse, şeytana ve çevreye karşı son nefese kadar devam eden savaşın geçtiği cenk meydanı, ermeydanıdır. Kırkpınar da ermeydanı olan yeryüzünün misalleştirilmesidir. Kırkpınar'a, yeryüzüne, niçin ermeydanı demişiz de paşa meydanı dememişiz? Bunun cevabını vermek için ilk önce er ne demek buna bakalım. Er (sözlükte), erkek adam, yiğit, kahraman, rütbesiz asker, ehil manalara gelmektedir. Yeryüzü, Kırkpınar, bütün maddi üstünlüklerden soyunmuş, hakikate, gerçeğe ererek eren olmuş, yiğitliğe, ebedi güzelliklere sevdalanmış kişiler için ermeydanıdır. Nefsin ve şeytanın emrine girenler, dünyaya, mala, mevkiye, kula köle olanlar içinse yeryüzü ve Kırkpınar tabii ki ermeydanı değil. Onların işi ermeydanlarında değil, .... meydanlarındadır. Kırkpınar'da güreş tutan, Kırkpınar'a sahip çıktıklarını iddia edenler, Kırkpınar'ın kendileri için ne meydanı olduğuna, para ve şöhret mi yoksa tarihi, kültürel mirasımızı yaşatma mı olduğuna cevap vermelidirler. Muhakkak ama muhakkak, güreşten önce kıbleye karşı durmanın, peşrevdeki yeri öpmenin, rakibin topuğuna ellemenin, kasnak ipindeki üç düğümün ne manaya geldiğini bilmeli ve bunlara inanıyorlarsa ermeydanına çıkmalılar. Eğer, Kırkpınar'ın anlattığı manaya inanmıyorlarsa, para ve şöhreti başka yerde aramalı, Kırkpınar'ı çirkin emellerine alet etmemelidirler. Ermeydanında güreşe soyunanlar, görev alanlar pehlivan olmalıdır. Yazar arkadaşımız Muammer Erkul, makalesinde, Koca Yusuf'un hayatının roman tarzında anlatıldığı "Cihanı Titreten Türk Koca Yusuf-Yalnızca Güle Yenildi" isimli kitabımızla ilgili, "Efendi kimdir, kahraman nasıl olur, hangisi adam gibi adamdır; artık bilinemediği, gerçek hikâyelerle uyduruk öykülerin bir birine karıştığı, akılların dolaştığı zamanımızda, Koca Yusuf ve benzeri kahramanların hayatları örnek olarak, ders olarak elbette okunmalı, okutulmalı ki, bu; sahte kahramanların maceralarından faydalıdır... Şuna inanırım: Koca Yusuf'un hayatını Kırkpınar yağlı güreşleri için Sarayiçi'ne gelenlere bilet olarak satmak... Kispet giyip çayıra çıkan bütün güreşçilerin boynuna madalya olarak takmak... Ve dahi; büyük ödül niyetine başpehlivanlara bu romanı takdim etmek lazım!.. Bu sözlerimi "bir dostunun yazdığı kitabın reklâmını yapmaya çalışıyor" diye yorumlayanlara ise; Koca Yusuf'un kim olduğunu öğrenmelerini ve tabii ki Halil Delice'nin kitabını okumayı tavsiye etmek lazım!" diye yazmış. Efendim, Muammer Erkul'un sözlerine aynen katılıyoruz. Niçin böyle dediğimizi, Kırkpınar'ın, pehlivanın, insanın ne olduğunu merak edenler Yalnızca Güle Yenilenin romanını okusun, diyoruz. O kitapta güzel bir şeyler varsa Rabbimin ihsanıdır.