Koca Yusuf, Selimiye ile ilgili sözlerini sürdürdü: -Ne zaman ki Selimiye kubbesindeki kırk pencereden... Bnların, insani ilahi aşka götüren kırklara, kırk evliyaya işaret ettiğinden haberdar oldum işte bu zaman buldum, Selimiye Camii'sinin niçin Edirne'de inşa edildiğinin cevabını. Yusuf, sözlerine ara verdi. Bakışları kubbeye kilitlenmişti. Başta, Kara Ahmet ve müezzin olmak üzere herkes, büyük bir merak içindeydi. Pehlivanlıkta zamanının bir tanesi Koca Yusuf'tan, mimaride tek olan Selimiye Camii'sini dinlemek doyumsuz bir güzellikti. Herkes nefesini tutmuş bekliyordu, ama Yusuf'un sessizliği, kubbe ile konuşması biraz uzun sürdü, müezzin dayanamadı: -Yusuf ağam, bizi merakta koyma. Koca Yusuf, rüyadan uyanır gibi konuştu: -Sultan Selim, Kırkpınar'ın doğmasına vesile olan alperenlerin hatırasını yaşatan pelvanların ancak Selimiye gibi bir camide cuma namazı kılabileceklerini düşünmüş. O yüce padişah, iki cihanın serveri Peygamber efendimizin rüyada görerek onun da işaretiyle, Kırklar diyarı, Kırkpınar'ı bağrında saklayan Edirne'ye, Osmanlı'nın Avrupa'ya açılan kapısına Selimiye gibi bir şaheser gerekliği olduğunu düşünmüş olsa gerek. Kubbedeki kırk pencere, göklere yükselen dört minare ve gökleri müminler üzerine indiren kubbe, Selimiye'nin niçin kırklar diyarı Edirne'de inşa edildiğini en güzel şekilde anlatmaktadır. Edirne'ye, kubbesinde kırk pencere, ateş çiçekleri seramik süslemelerinde 99 çeşit lale bulunan Selimiye gibi bir cami gerekliydi. Böyle bir cami de ancak, Kıbrıs'taki küffardan elde edilen en helal para ganimetle inşa edilebilirdi. Osmanlı-Rus Harbi sırasında, daha iyi anladım, Rumeli'ni terk eden göçmenlerle birlikte Edirne'ye geldiğimde... Selimiye Camii'sinin niçin Edirne'de yükseldiğini, duaya durduğunu. Mustafa Paşa yolundan Edirne'ye gelirken ilk gözüme çarpan Selimiye Camii'si oldu. Onu görmekle bütün korkumuz, endişemiz gitti. Kubbesi, göklere uzanan minareleriyle, bir akıncı beyi edasıyla bize, "Korkmayın. Burası, bundan sonraki topraklar, emniyet diyarıdır. Burada, dininiz, canınız, malınız ve ırzınız emniyettedir. Beni inşa edenler, sizi sahip komazlar" diyordu. Selimiye Camii'si, her haliyle dosta güven, düşmanaysa korku veriyor. Avrupa üzerinden Osmanlı ülkesine, payitahtımız İstanbul'a giden yabancılar, Edirne'de Selimiye Camii'sini görerek dehşete kapılıyor, "Osmanlı'nın Edirne'deki ihtişamı böyleyse İstanbul'da nasıldır" diyerek hangi diyara geldiklerinin biraz olsun farkına varıyorlar. En önemlisi de, Selimiye Camii'si, eşsiz kubbesiyle Türkün kızılelmasına, cihan hakimiyeti hedefine işaret eder. Kızılelmaya işaret eden bir caminin de, alperenlerin kızılelması Kırkpınar'ın bulunduğu, Osmanlı'nın Avrupa'ya açılan kapısı, serhat şehri Edirne'ye inşa edilmesi uygun olurdu. Koca Yusuf'un Selimiye ve Edirne ile ilgili anlattıkları dinleyenleri hayran bırakmıştı. Müezzin mahcuptu: -Te be koca pelvan. Hakkını helal et. Senin bulunduğun yerde Selimiye Camii'sini anlatmağa çalıştık. Tabii ki, mimari şaheseri en iyi, ancak, gücün, ustalığın şaheseri, zirvesi anlayabilirdi. > DEVAMI VAR