Önce gazetemizde tefrika halinde yayınlanan sonra da Babıali Kültür Yayıncılığı tarafından kitap haline getirilen "Cihanı Titreten Türk Koca Yusuf - Yalnızca Güle Yenildi" kitabıyla ilgili beni hayretten hayrete düşüren, hem çok sevindiren hem de hüzünlendiren çok sayıda mektup, e-mail ve telefonlar aldım. Bunlardan en ilginci de Mehmet Gedik isimli okuyucudan geleniydi. Mehmet Gedik, gönderdiği e-mailde, "Halil Bey, Koca Yusuf adlı eserinizi dört defa okudum. Okurken sanki okuyucu değilmişim de Koca Yusuf benmişim gibi oldum." diyor. Romanda merak, sonu nasıl bitecek unsuru ağır basar. En heyecanlı romanı bile ikinci defa okumak zordur çünkü, netice öğrenilmiş, sihir bozulmuş, rüya bitmiştir. Koca Yusuf'taki esrar nedir ki, kendini dört defa okutturuyor? Koca Yusuf'un çok başarılı bir roman olmasından mı? Kesinlikle hayır... Peki Koca Yusuf'u dört defa okutturan nedir? İnsanımızdaki hangi hasrettir ki, bir kitabı arka arkaya dört defa okuma ihtiyacını hissettiriyor? Hangi susuzluktur ki, bir bardak içiyor kanmıyor, ikinciyi içiyor kanmıyor ve dördüncü içirtiyor? "Yolsuzlukta, rüşvette dünyada birinci olduk." "Ekmek israfı akıl almaz boyutlarda." "Üç saat yol üstünde bıçaklanmış halde durdu, kimse dönüp bakmadı" "Cinnet getirdi, bütün ailesini katletti." "Öz babası tarafından satıldı." "Yol verme sebebiyle tartıştığı kişiyi denize attı." "Yan baktın dedi bıçakladı." "İki takımın taraftarları arasındaki kavgada 63 kişi yaralandı." Koca Yusuf'u dört defa okumak: Her gün yukarıdaki haberlerin benzeri binlercesiyle karşılaşan Mehmet Gediklerin sessiz isyanıdır, sessiz çığlığıdır, yalnızca güle yenilenleri, güç, kuvvet, makam, mal, mülk, bilgi arttıkça "Mesuliyetim, hesap vereceğim nimetler arttı." diyerek boyun büken alperenleri, mert kişileri, Selahattin Eyyubileri, Alpaslanları, Osman Gazileri, Fatih Sultan Mehmetleri, Şeyh Şamilleri, Koca Yusufları arayış, özleyiştir, Bir teselli arayışıdır, hasret gidermedir, hararetten, susuzluktan kavrulan gönülleri bir damla suyla kandırma gayretidir, Topa iyi kafa vuranın, iyi zıplayanın, topu demir halkadan iyi geçirenin, acımasızca yumruk atanın, daha uzun atlayanın, daha hızlı koşanın el üstünde tutulduğu, mertliğin, dürüstlüğün, doğruluğun, yardımseverliğin, çok çalışmanın enayilik görüldüğü bir zamanda insanlığı, kaybolan güzelliklerimizi, fedakarlığı, Hakkı, hakikati, insanlığı, arayıştır, hatırlayıştır, "Her şey buradaymış, her şey paraymış" diyenlere, bütün hücreleriyle "Hayır" deyiştir.