Şehzade Süleyman'ın Avrupa'yı vatan edinmek için Çanakkale boğazını geçişinden 550 yıl sonra, Türk oğlu yine Çanakkale Boğazı'nı geçmişti... ama bu sefer Anadolu'ya doğru ve boynu bükük, perişan, yüzüne nice karalar sürülmüş halde.. Önce Lapseki'ye oradan da Çardak'a ulaştılar. Daniş Efendi'nin burada konağı vardı. Güreşlerin yapılacağı yere gitmeden önce Sarı Süleyman, onları, Salcı Baba'nın Salbaş mevkiindeki kabrine götürdü. Salcı Baba, Şehzade Süleyman ve kırk yiğidini Avrupa yakasına, Rumeli'ye ulaştıran salları inşa edenlerin piriymiş ve sallar burada yapılırmış. Sarı Süleyman, Salbaş Mevkiinden, Boğazın Avrupa yakasına doğru uzanan bir kara parçasını gösterdi, "Bu kumlu kara parçasının Kızıl Deli Sultan tarafından meydana getirildiğine inanılır. Şehzade Süleyman ve kırk alpereni sala binip yola çıkarlarken bu kişi, beni de alın der, kabul etmezler. Bir müddet sonra duydukları gürültüyle arkaya baktıklarında, dehşete düşerler. Deli Kızıl Sultan, eteğindeki kumu saçmakta, saçtığı yerde kara denize doğru ilerlemektedir. Hemen dururlar, 'Gel baba derler, seni almazsak, korkarız ki, boğazı kapatacaksın.' Deli Kızıl Sultan, sala alınmanın sevinciyle kucağındaki bütün kumları saçar ve şu gördüğünüz hilal şeklindeki kara parçası meydana gelir." açıklamasında bulundu. Kara Ahmet ve beraberindekiler gösterilen yere baktılar, hakikaten de hilal şeklinde bir kara parçası uzanıyordu. Deli Kızıl Sultan'ın Dimetoka'da türbesi ve dergahının bulunduğunu, Dimetoka'nın içinden geçerek Meriç'e kavuşan çayın isminin de Deli Kızıl Sultan çayı olduğunu söyleyen Sarı Süleyman efendi, "Her yıl Ağustos'un sonunda, Deli Kızıl Sultan tarafından meydana getirildiğine inanılan bu yarım adada Kum Günü düzenlenir. Güreşler yapılır. Bu sene de Daniş Efendi, düğününü Kum gününe denk getirdi. Kum günü, güreş ve düğün aynı zamanda yapılacak. Çeşitli şifasız hastalıklardan ıztırap çekenler, başka yerde çare bulamayanlar buraya gelip kuma gömülürler ve giderken iyileştiklerini söylerler. Burada şifa bulmanın tek bir şartı vardır, buraya gelmeden önce şifa için bütün çarelere başvurmuş olmalıdır." açıklamasında bulundu. Sarı Süleyman Efendi'den Salcı Baba ve Deli Kızıl Sultanı, kum yolunu dinleyen Kara Ahmet, Koca Yusuf'u hatırladı. Koca Yusuf, altı yıl önce, Kırkpınar'da bütün bunları anlatmıştı. Ahmet, Koca Yusuf'un anlatmasıyla bu diyarlara görmeden sevdalanmıştı. İşte şimdi buraları görmek kısmet olmuştu. Koca Yusuf'la en son üç yıl önce karşılaşmıştı. Ustası, Koca Yusuf'un da güreşlere geleceğini söylemişti. Kara Ahmet, "İnşallah Yusuf pehlivan gelir de onunlu görüşür, sandığı tekrar sorarım" diye dua ediyordu. Kara Ahmet, dayanamadı ustasına sordu: -Ustam, Koca Yusuf gelmedi mi acaba kendisini göremedik. Cevap beklenmeyen yerden geldi: -Ne o Ahmet, benimle güleşmeyi, bana meydanı dar getirmeyi mi düşünürsün? > DEVAMI VAR