Korku hayranlığa döndü

A -
A +

Mustafa Efendi, Viyana'yı anlatmağa devam etti: "Viyana'daki izlerimiz, çoğu zaman hüzün, bazen iftihar vesilesi. İşte İstefani Kilisesi. Dışından bir bak, kaburgasının bir köşesinde biz varız, güllelerimizle açtığımız gediği levhayla yamamışlar. İşte kilisesinin kulesi. Çatısında taş güllemiz var. Dışında, içinde, üstünde, Türkü anmadan bu ünlü kilisede gezilmez. Yalnız kilise değil, şehrin her yanında izimiz var. İşte, Kurtuluş meydanında, Türk deliği... Bir lokantanın dış köşesinde, uçan bir ata binmiş, elinde pala kılıç, yiğit Türk'ün kabartma resmi. İkinci Viyana kuşatmasında Türk lağımcıları, toprak altında lokantanın bulunduğu yere kadar gelmişler. Son birkaç kazmayla, Viyana'nın ortasından delik açılacak. Ve Viyana içinden alınacak. Aksilik bu ya son kazmaların vurulduğu yerde fırın varmış. Fırıncılar, durumun farkına varıyor, toprağın altındakiler ah, üstündekiler oh diyor. Meydanın ismi hâlâ kurtuluş..." İkinci durakları, şehrin merkezinde bulunan Askeri Tarih Müzesi oldu. Bu müzenin en önemli bölümünü ise yine Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci Viyana kuşatmasından geriye kalan savaş malzemeleri oluşturuyordu. Kara Ahmet, göz alan milli kıyafetleriyle hemencecik herkesin dikkatini çekiyordu. Ahmet ve Mustafa efendi, müzeye girer girmez hemen Türk ganimetlerinin bulunduğu salona yöneldiler. Ahmet, hemen Osmanlı ordusuna ait sancakların başına koştu, yırtılmış kana bulanmış hilalli sancakları görünce yüreği sancıdı. Ahmet'in dikkatini, Fâzıl Ahmet Paşa'ya ait saat çekti. Saatin altında Almanca yazılar vardı. Mustafa efendi, tercüme etti. Saat, Paşa'nın Sen Gotar Muharebesinde üzerinde taşıdığı saatmiş. Saatin üzerinde aylar, gün ve sene de gözüküyordu. Hicri 1075 (Miladi 1663) Muharrem'in 8'i, Cuma. Saatin katranları üç'ü gösteriyordu. Ahmet ve Mustafa efendinin Askeri müzeden sonraki durakları Belvedere Sarayı oldu. Mustafa Efendi, "Viyana başta olmak üzere bütün Avrupa, asırlarca Türk korkusu ile yaşadı. Avrupalı yöneticiler halkı kontrol altına alabilmek için yaptıkları baskıları Türk tehdidini ortaya atarak haklı göstermeye çalıştılar. Fakat ikinci Viyana Kuşatması'ndan sonra Türk korkusu, önce askeri sahada, daha sonra sanat ve mimaride yerini hayranlığa bıraktı. Bunu şimdi ziyaret edeceğimiz Belvedere Sarayı'nda göreceksin" dedi. Kara Ahmet, korkunun, hayranlığa nasıl dönüştüğü anlayamadı, ama bir şey demedi. Saraya girdiler. Belvedere Sarayı'nın odalarının ikinci Viyana Kuşatması'nın Başkomutanı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın otağının şeklinde, sekizgen yapılmıştı. Sarayda değişik sanat eserleri sergilenirken, her fırsatta Viyana kuşatması resimlenmiş, bolca hilal motifleri kullanılmış. Mustafa efendi, "Mimaride çizgilerimiz bu şekilde Viyanalılar tarafında kabul gördüğü gibi müzikte de etkilemişiz. Bunu, dünyaca ünlü Mozart'ın eserlerinde daha da belirgin bir şekilde görüyoruz. Mozart, Mehter müziğinden etkilendiğini her zaman söylemiş ve "Türk Marşı" ve "Saraydan Kız Kaçırma" eserleriyle de bunu göstermiştir." açıklamasında bulundu. 3 Temuzdaki gezilerine Kahlenberg'den başladılar. Mustafa Efendi anlattı, Ahmet dinledi: "Burası Türkler arasında Alaman dağı olarak biliniyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.