Meraklı bekleyiş devam ediyordu. Biraz sonra Karalarlı delikanlı heyecan içinde geldi: -Doğru efendim. Padişahın başpelvanı gelmiş. Yusuf'un ustası Kel İsmail Pehlivan sabırsızlanmıştı: -Bre zevzek! Ne uzatıyorsun, süle bakalım kimmiş o? Delikanlı, pehlivanlar arasındaki büyük rekabeti, çekişmeyi bilemediği için İsmail Pehlivan'ın sabırsızlığına bir anlam verememişti: -Ustam, gelen üle bir pelvan ki dev yapılı em de çok yakışıklı. Duruşu bilem tam bi pelvanca ba. İsmail Pehlivan'ın kelleri tam kızmıştı: -Bre şapşal. Attırma benim kel kafamı. Ağzında geveleme de süle bakam kimmiş bu gelen? -Tamam be ustam kızma. Sülücem işte. Ama müsaade it de, üle bi pelvanı ağız tadıyla süleyeyin. İsmail Pehlivan daha fazla dayanamamıştı, fırladı, delikanlının yakasından tuttu: -Te be susak ağızlı. Sülücen mi, yoksa ben sana sületeyim mi? Delikanlı, İsmail Pehlivanı kızdırmaktan çok memnundu, bıyık altından gülüyordu. Yusuf bile ustasının telaşına gülümsemekten kendini alamamıştı. Padişah pehlivanının ne demek olduğunu daha bilmeyen Yusuf, ustasının bu telaşına hayret ediyordu. Delikanlı daha fazla uzatırsa, İsmail Pehlivandan Osmanlı tokadını yiyeceğini anladı. Osmanlı tokadı zaten başlı başına bir afetti, onu bir de başpehlivan vurursa kişinin yarı canı giderdi. Tokadı yememek için iki saattir ıslattığı baklayı ağzından çıkardı: -Ustam, gelen Nasçılı İsmeyil Pelvanmış. Nasçılı ismini duyan Kel İsmail Pehlivan'ın yüzü de kel kafası gibi kızardı. Kalbi küt küt atmaya başladı. Bu Nasçılı İsmail Pehlivanı çok yakından tanıyordu. Seneler önce onunla Deliorman'da başaltında karşılaşmışlar, çok çetin bir güreş yapmalarına rağmen yenişememişlerdi. Ama sonraki yıllar o güreşini ilerletmiş, Kıkpınar'a gitmiş orada da Aliço'nun gözüne girmiş, Aliço da onu saraya almıştı. Şimdi mutlaka başa soyunacak hasım isteyecekti. Güreş yaşının sonuna gelen Kel İsmail Pehlivan, Deliorman'da hemşehrilerinin önünde yenilmeden güreşi bırakmak istiyordu. Ama şimdi, güreşmek zorundaydı. Kispetini getirmemiş olsaydı, "Hastayın. Seyir için geldim, kispetimi bile getirmedim." diyebilirdi. Ama herkes onun güleşmek için geldiğini biliyordu. Deliorman Köylüleri hiç böyle bir fırsatı kaçırmak isterler miydi? Hele padişahın huzurunda güreşmiş, Aliço'ya çıraklık yapmış, Makarnacı Pehlivan gibi bir devi yenmiş birini hangi Deliormanlı seyretmek istemezdi, Deliormanlılar, bütün mallarını verip böyle bir güreşi kaçırmak istemezlerdi. Makarnacı Hüseyin Pehlivan, Sultan Abdülaziz Han'ın Saraya aldığı başpehlivanlardandır. 1845 yılında Tuna kıyısında bulunan Silistre'nin Sulh köyünde doğdu. Saray'da Aliço ve Kara İbrahim'in en büyük rakibiydi. Kel İsmail garibinin hemşehrileri önünde yenilmeden güreşi bırakmak istediğini kim düşünürdü. Bunları aklından geçiren Kel İsmail Pehlivan, kendi kendine kızdı, "Tuuh, yazıklaa olsun saa be Kel. Bu yaşa gelmiş yenilcem korkusuyla ermiidanından kaçmak istiyersin ha? Bi de Yusuf'a ustalık yapmak iddasındasın ha" diye içinden söylendi. Ustasının hali, Yusuf'un gözünden kaçmamıştı. İsmail Pehlivan da durumu farketmişti, durumu kurtarmak için hemen davrandı. > Devamı var