Merakla elmaya baktı

A -
A +

Ahmet'in zor durumda kaldığını gören cazgır, araya girdi: -Hüsmen ağam, Ahmet'i fazla zorlamayalım. Teklifleriniz çok birden bire oldu. Haklı olarak o da şaşırdı. İnşallah size daha sonra cevap verir. Cazgırın teklifi hem Ahmet'i hem de Hüsmen ağayı rahatlattı. Gece geç vakitlere kadar güreş sohbeti devam etti. Ahmet, yatmak üzere odasına çekildiğinde bir türlü uyuyamadı. 'Hüsmen ağanın kızının, elmayı paylaşağım kız olup olmadığını nasıl anlarım' düşüncesi Ahmet'i uyutmadı. Kızın kaldığı oda, kendi odanın kırk adım mesafesinde miydi? Hikmet Dede, evleneceğin kız, sana kırk adım içinde olduğunda elma ışıldar, demişti. Ahmet, elinde kızılelma, odanın içinde dolaştı, ama bir değişiklik olmadı. Acaba, Hüsmen ağanın kızı kırk adımlık mesafe içinde miydi? Düşünceler içinde bocalayan Ahmet, yorgunluğa yenik düşerek uyumuştu. Kapı önünden gelen bir sesle uyandı. Konuşan bir anaydı: -Kızım, baban Hüsmen ağayı bilirsin. Kafasına koyduğunu yapar. Sabah ezanı okunmak üzere. Abdest suyunu ve leğeni hazır et, kapıyı sessizce aç ve misafirin odasına bırak. -Peki anne, şimdi bırakıyorum. Ahmet, bahar yeli gibi esen genç bir sesten sonra, nisan yağmuru tıpırtısında uzaklaşan ayak sesleri işitti. Uyuya kaldığı sedirin üzerinden sıçradı. Torbasına koştu, kızılelmayı çıkarıp elbiselerini çıkarmadan yatağa koştu. Yönünü kapıya doğru çevirerek yattı, yatmasıyla birlikte kapı açıldı. Geleni görmek için hafifçe gözlerini araladı. Sonra, bu kararına kızarak sımsıkı yumdu ve kapının kapanmasını bekledi. Bakışları odaya giren kıza ulaşmadan gözlerini kapamayı başarmıştı. Bir müddet sonra kapının gıcırtıyla kapandığını hisset ve hemen yorganı üzerinden attı... Merakla elmaya baktı. Elmada bir ışıltı görmedi. Üzülsün mü, sevinsin bilemedi. "İyi ki gözlerimi sımsıkı yummuşum. Yoksa gönlüm, bütün ömrüm boyunca taşıyacağı bir yük altında ezilirdi" düşüncesiyle rahatladı. Tekrar yatmayan Ahmet, sabah namazını kıldıktan sonra, beklemeden odasından çıktı. Hüsmen ağaya görünmeden çiftlik kahyasını buldu. Hüsmen ağaya iki satır yazmak istedi, ama ne kalem ne kağıt vardı. Kahyaya, "Hüsmen ağaya, selamımı söyle. Tekliflerini kabul edemiyorum. Bunu, yüzüne söyleyecek halim olmadığı için onu görmeden kaçıyorum. Hakkını helal etsin" dedi acele çiftlikten ayrıldı. Yönü, Edirne'ye, Kırkpınar er meydanına doğruydu. Yanında, başaltındaki ilk ödülü doru tay vardı. * * * -Kubbenin çevresinde kırk pencere vardır. Bu kırk pencere, hem Kırkpınar'a hem de birliğe, tevhide, hakiki aşka götüren kırklara, kırk evliyaya işarettir. Selimiye Camii'sindeki her şeyin, temsil ettiği bir mana vardır. Dört mimare, dört hak mezhebe, caminin tabandan kubbeye beş kat olarak yapılması İslam'ın beş şartına, caminin süslemelerinde kullanılan 99 çeşit lale de Allahü tealanın 99 ismine işaret eder. Ve Hünkar Mahfili'ndeki elma süslemleri de kızıelmaya, Türk oğlunun cihan hakimiyeti hedefine işaret eder. Müezzinden, kızılelma sözünü duyan Kara Ahmet, tepeden tırnağa titredi. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.