Hancı, "Hele şüle yanıma otur da sana doyasıya bakayım." İçlenmesiyle Ahmet'i yanına oturttu. İnanamaz gözlerle sordu: -Tulçalı Hasan Pelvanı yendin üle mi? Ahmet, Tulçalı Hasan'ın yeniş haberinin bu kadar kısa zamanda ta Kavala'ya ulaşmasına şaşırdı. Ustası, "Oğlum şaşırma, güreş haberlerini Hızır aleyhisselam yayar." demişti. Kara Ahmet, yaşadığı çeşitli hadiselerden sonra inanmıştı... Hızır aleyhisselamın güreşi alperenlerin mirası bilen pehlivanlarla birlikte olduğuna... Ahmet, hancı başının sebebini anlamadığı ilgisinden sıkıldı: -Talih bizden yanaymış yendik, yoksa yenmekle hata mı yaptık. Hancı telaşlandı: -Yok be aslan evladım. Ne hatası, çok sevap işledin. Şaşırma sırası Ahmet'teydi: -Anlamadım, nasıl sevap işledim? Hancı başı, Ahmet'in omzuna hafifçe dokundu: -Hele dinle de anlatalım. Bu Tulçalı ile biz çok eskiden beri tanışırız. Bu yaz bizim handa misafir kaldı. Laf pelvanlıktan, ustalıktan açıldı. Baktım, Tulçalı kendini Koca Yusuflar ayarında görür. "Bre Tulçalı, kendini büyük görme. Bakarsın hiç adı sanı duyulmadık, başa yeni çıkan bir pelvan seni yener" deyince kızdı, Allaha ısmarladık bile demeden handan ayrıldı. Bu bana çok dokundu. Senin, başta yaptığın ilk güleşte, Tulçalı'yı yenmen, hem de paça kazık gibi bir oyunla, bunun için çok hoşuma gitti. Pelvan dediğin haddini bilmeli. Konuşmalarından anladığım kadarıyla haddini bilen bir pelvansın. Bundan sonra Kavala'ya geldiğinde bizim handa kalmazsan darılırım. Para pul vermeden misafirim olacaksın. Ustan, Hergeleci İbrahim ile de çok iyi tanışır birbirimizi severiz. Kara Ahmet, içi dışı bir hancıyı sevmişti: -Teşekkür ederim Hancı Ağam. Siz hancı, biz güleş, kızılelma yolunda yolcu olduktan sonra daha çok karşılaşırız. Sualimize cevap alamadık. Ustam Hergeleci İbrahim burada mı acaba? Hancı, ah kafa der gibi başına vurdu: -Hakkını helal et oğlum. Tulçalı Hasan deyince her şeyi unuttum. Ustan, buradaydı. Dün, Sadık Ağa, araba yollayıp çiftliğine davet edince hayır diyemedi. Sadık Ağanın Zikoş'taki çiftliğine gitti. Seni de orada bekler. Sadık Ağayı bilir misin? -Bilmem bre hancı baba. Bu Kavala'ya ilk gelişim. -Sadık Ağa, eski bir başpelvandır. Sekizi erkek onüç evlat babasıdır. Bir kolu çolak olanı hariç erkek evlatlarını pelvan yetiştirmek için çalıştı. Ama, Yüce Mevlamın hikmetinden sual olunmaz. Pelvan yapmak için uğraştığı diğer evlatları fazla başarı gösteremedi... Güleşi yasak ettiği çolak oğlu meydanlarda fırtına gibi esti. Çolak lafını duyan Kara Ahmet, heyecanlandı: -Bu, meşhur Mümin Pelvan mı? Hancı, iftiharla cevap verdi: -Evet, Mümin Pelvan. Bütün Kavala, Drama, Serez, Selanik, İskeçe, Gümülcine, onunla iftihar eder. Ama, bugünlerde üzüntülüyüz. -Hayır olsun. -Mümin Pelvan, Koca Yusuf ile güleştikten sonra, bir daha ermeydanına çıkmadı. Sakatlandığı söylenir. Eğer, sakatlandıysa yanarım ki nasıl yanarım. Büle bir pelvan bir daha dünyaya zor gelir. Ustasının, güreşleri efsane gibi söylenen Mümin hocanın babasının çiftliğinde misafir olması, Ahmet'i heyecana sevk etmişti. > DEVAMI VAR