Aklı başında olmamasına rağmen Yusuf, şuursuzca yüklenmeğe devam ediyordu, Adalı hemen hemen sırtüstü devrilmek üzereydi. Adalı Halil can havliyle boyunduruğu boşalttı ve kendini yüzüstü çimenlerin üstüne attı. Yusuf, bir kartal gibi üzerine konamadı, Adalı'nın müthiş boyunduruğu, iflahını kesmişti. Nefessizlikten bayılmak üzereyken, Adalı boyunduruğu boşaltmıştı. Yusuf, önce ne olduğunu anlayamadı, şöyle bir nefeslendi, Adalı'nın hemen önünde yüzüstü yattığını görünce durumu farketti. Son bir gayretle, Adalı'nın üzerine abandı. Adalı da şaşkındı, Yusuf'un ne kadar bitkin olduğunun farkında değildi. Yoksa, fırlar hemen ayağa kalkardı. Yusuf, binbir güçlükle sarmayı vurdu, bacaklarını kullanarak Halil'in bacaklarını kilitledi, kıpırdayamaz hale getirdi. Ve bundan sonra nefeslenmeğe başladı. Başını çevirip Yusuf'un yüzüne bakan, onun kıpkırmızı yüzünü ve hızla inip kalkan göğsünü gören Adalı, ne büyük fırsat kaçırdığını anladı, ancak iş işten geçmişti. Kalkmak için zorladı, fakat Yusuf, sarmayı çok sağlam vurmuştu. Başta Aliço'nun yanındaki Edirneli beyler olmak üzere seyirciler, ne olduğunu anlayamamışlardı: -A be bu Halil deli mi durup dururken boyuduruluk boşaltılır mı? -Bu Adalı güleşi oyun mu sanıyor? Koca kurt Aliço, ise ne olduğunu anlamış, Adalı Halil gibi birine boyunduruğu boşaltmak zorunda bırakan Yusuf'taki korkunç kuvvete, dayanma gücüne hayran olmuştu. Yanındakilere, "A be kadınlar gibi ne dır dır edersiniz Halil boyunduruğu boşaltmasaydı sırtüstü gidecekti" dedi. Yanındakiler Aliço'ya bir şey diyemediler. Yusuf, sarmayı vurduktan sonra nefesinin yerine gelmesi için bir müddet bekledi, Adalı Halil çok zorlu bir boyunduruk vurmuştu, Yusuf'tan başka kim olsa, dayanamazdı. Yusuf, her zamankinin aksine oyun almak için acele etmedi. Başka zaman olsa, hemen şak kündesi almak için harekete geçerdi. Şimdi hiç acelesi yok gibiydi. Yusuf, iyice nefeslendikten sonra hasmını yaymak için Adalı'nın sırtına yüklendi. Adalı bütün gücüyle direndiyse de olmadı, yan üstü yattı. Yusuf da önce sarma vurduğu taraftan kurt kapanını taktı, elini Adalı'nın koltuk altından ensesine getirdi, yüklenmeğe başladı, bütün direnmesine rağmen Adalı yavaş yavaş dönmeğe başladı, Adalı yeniliyordu. Seyirciler şaşkındı: -Te be Adalı yeniliyor. -A be bu Yusuf ne zorlu pehlivanmış. Aliço ise sinirden bıyıklarını yiyordu. Herkes Adalı yeniliyor dediği anda inanılmaz bir şey oldu. Yusuf, yüklenmeyi bıraktı, sonra öbür taraftan da kapan takıp çift kapan oyunu aldı, iki elini koltuk altlarından geçirip Adalı'nın ensesinde birleştirmiş oldu. Seyirci Yusuf'un ne yapmak istediği anlayamadı: -Bu Yusuf hepten delirmiş ba, tam yenerken bıraktı. -Bu Yusuf ne yapmak istiyor büle? Aliço, Yusuf'un yapmak istediğini çok iyi anlamıştı, Yusuf, Kırkpınar'da dövülmesinin hesabını sormak istiyordu. Yusuf, bütün ağırlığını Adalı'nın beline verdi, çift kapanla Adalı'nın göğsünü ve yüzünü çimene sürtmeğe başladı. Edirneliler, Yusuf'un ne yapmak istediğini yeni yeni anlamışlardı: -Bu Yusuf, Adalı'yı ezmek istiyor be. -Yusuf, yakışmaz sana. Mertçe güreş. Son söz, Yusuf'u gönlünden vurdu. Ne yapıyordu böyle? Devamı var