O gün ne acı bir gündü -139-

A -
A +

Çok şakacı birisi olan Filiz, Yusuf'un takılmasına bozuldu: -Sen dalga geç bakalım. Bir mecidiye vermezsen, haberi sülemem. Yusuf, Filiz'in üzülmesine hiç dayanamazdı, elbiselerinin yanına gitti, bir mecidiye çıkarıp Filiz'e verdi: -Hadi süle bakalım. Verdiğin haber bir mecidiyelik olmasın da ben sana sorarım. Filiz çok heyacanlıydı: -Te be agam. Bu habere, istesem dünyalık neyin varsa hepçini verisin. Ama ben istemiyorum. Seni sevdiğim için bir mecidiye irazı geldim. Yusuf, kızar gibi oldu: -Hadi bu uzatma. Yoksa tokadı yiceksin. Filiz, Yusuf agasının fazla şakaya gelmediğini en iyi bilenlerdendi. Eğer daha fazla uzatırsa Yusuf agasının bir mandayı deviren şaplağını yiyebilirdi: -Kızma agam, söylüyorum. Bu sene Kırkpınar güleşleri yapılcakmış? Yusuf, duyduklarına inanamadı: -Ne diyorsun sen bre Filiz? Kırkpınar güleşleri bu sene yapılacakmış mı? Filiz memnun memnun başını salladı: -Evet agam yapılacakmış. Şumnu Hükümet konağına yazı gelmiş, yazı ilan tahtasına asılmış. Yusuf, yerinden fırladı. Henüz 16 yaşında olmasına rağmen, yüz okka çeken Filiz Nurullah'ı omuzlarına alıp, çoçuk gibi çevirmeğe başladı. Filiz, "Ne olur Yusuf agam indir beni. Başım dönüyor" diye bağırıyordu. İlk heyecanı geçtikten sonra, Yusuf, Filiz'i omuzlarından indirdi, yanında ne kadar para varsa verdi. Çok sevdiği, Razgırad işi kamayı da hediye etti. -Verdiğin habere karşılık bunlar az gelir ama, yanımda bu kadar vardı, dedi. Dünyalık neyim varsa versem, yine bu müjdene karşılık vermiş olamam. Amma, bi de verdiğin haber doğru çıkmazsa dünyanın neresine kaçarsan kaç seni bulurum. Filiz, halinden çok memnundu: -Te be Yusuf agam ben deli miyim? Güleş, Kırkpınar konusunda sana yalan haber verilir mi, bu konuda seninle şaka yapılır mı? Tamam, şakayı çok seviyorum ama, sana böyle bir şaka yapacak kadar da deli değilim. *** Yusuf, hemen Şumnu'ya inmiş, Filiz'in verdiği haberin doğruluğunu araştırmıştı. Haber doğruydu. Önceden olduğu gibi, Kırkpınar güreşleri yine Hıdrellez günü ve Hıdrellezden iki gün önce olmak üzere üç gün olarak yapılacaktı. Hükümet Konağı'ndan çıkan Yusuf, üç hilalli Osmanlı bayrağının yerinde dalgalanan Bulgar Krallık bayrağını görünce öfkelendi, tüyler diken diken oldu. Öfkelenmenin bir çare olmadığını bütün acılığıyla bir daha hissettiği için hemen oradan ayrıldı. Sırf bu acı manzarayı görmemek için Yusuf, 4 senedir mecbur olmadıkça Şumnu'ya inmezdi. 1877-78 Osmanlı Rus Harbi sırasında Şumnu Osmanlı Ordu merkezi olduğu için işgal edilmemişti. Ancak, 1878'de yapılan Berlin anlaşmasıy birlikte, Şumnu, Razgırad, Plevne, Niğbolu, Sofya, Silistre gibi nice Osmanlı şehirleri, Tuna ile Balkanlar arasındaki bölge Bulgarlara kalmıştı. Filipe merkezli, Varna, Burgaz, Yanbolu gibi şehirleri içine alan Doğu Rumeli Eyaleti kurulmuştu. Başına da Bulgar Vali konmuştu, Osmanlı askerinden ayrılmıştı. Yalnızca görünüşte Osmanlı'ya bağlıydı. Yusuf, 4 sene öncesini bir türlü unutamamıştı. 3 hilalli Osmanlı bayrağının, Hükümet Konağı'ndan indirilip, yerine Bulgar bayrağının çekilmesine şahit olmuştu, O gün ne acı, ne utanc verici bir gündü, Osmanlı, Rumeli Türkü, özellikle de Deliormanlılar, akıncı torunları için. Gönderden Osmanlı sancağını indirecek Türk askeri bulunamamış, Bulgarlar da illa Osmanlı askeri indirecek diye ısrar etmişti. ¥ DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.