Ödül elma idi

A -
A +

Hikmet Dede, Kara Ahmet'in kulağını hafifçe acıttı: -Ahmet'im. Hakkın helal et. Şimdiye kadar söylediklerim ve bundan sonra söyleyeceklerim aklından çıkmasın diye büle yaptım. Çok dikkat et, kelimesini aklından kaçırma. Ahmet'im... Elma; Peygamber efendimizin güleşçilere, çalışanlara hediyesi, mükafatıdır. Güleşte galip gelmek, o kadar büyük bir iştir ki, hediyesi ancak elma olabilir, başka hiçbir maddi varlık bunu karşılamaz. İbni Abbas, radıyalllahü anha şöyle rivayet etmiştir: "Bir gün eshab-ı kiramdan bir cemaat ile Resûlullahın (sallallâhü aleyhi ve sellem) yanında oturuyorduk. Torunları Hazreti Hasan ve Hüseyin Radıyallahü anhüma da yanlarında idiler. Bir kişi gelip Efendimize elma verdiler. Resûlullah elmayı mübarek ellerinde tutuyorlardı. Hazreti Hasan ve Hüseyin elmaya bakıyorlardı. Resûlullah elmayı birine verip diğerini üzmek istemedi. O sırada Cebrail aleyhisselam gelip, Ya Muhammed aleyhissselam, emir et güreşsinler, hangisi galip gelirse elmayı ona verirsin, dediler. Resulullah güreşmelerini emir etti ve güreşmeğe başladılar. Resullullah, 'Tut ya Hasan' diyordu. Ben, 'Ya Resulullah Hasan'a mi tut diyorsun?' dedim, Efendimiz de, 'İşte Cebrail aleyhisselam da Hüseyin'e tut diyor' buyurdu. Güreş uzadı, ikisi birbirine galip gelemediler. Cebrail aleyhisselam, Cennetten bir elma getirdi, ikisini de birer elma verip ikisini de sevindirdiler." Hikmet Dede, kendinden geçmiş şekilde Kara Ahmet'e döndü : -Anladın mı Ahmet'im, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) güleşi, elmayı hak etmenin, ebedi güzelliğe, kızılelmaya kavuşmanın vesilesi görmüştür. Sakın ola, bu hadiseyi... Hasan ile Hüseyin radıyallahü anhüma arasında yapılan ve mükafatı elma olan bu güzelliği... aklından çıkarma... Bu hadisenin işaret ettiği hakikatı; GÜLEŞ İLE KIZILELMA'YI ARAMAK GEREKTİĞİNİ, AKLINDAN VE GÖNLÜNDEN BİR AN ÇIKARMAYASIN, UNUTMAYASIN. Ahmet, kafasındaki sorulara cevap arıyordu: -İnşallah unutmam. Hikmet Dede'm, kızılelmayı bulduğumu, ebedi güzelliğe kavuştuğumu nasıl anlayacağım? Ahmet'in suali Hikmet Dede'yi heyecanlandırdı: -Afferin sana Ahmet... kişinin derecesi, sualinden belli olur. Suallerin ümidimi arttırdı. Ebedi güzelliğe, son nefesinde îmanla gitme nimetine, kızılelmaya kavuştuğunu iki şeyle anlayabilirsin. Birincisi, son nefeste belli olur. Kişi, son nefesinde Ahıretteki yerini görür, îman ile gidip gitmediğini bu şekilde anlar. İkincisi de, nefsin îmana gelmesi, hakiki imana kavuşmasıdır. Nefsi imana gelen, hakiki imana kavuşan, kızılelmayı bulmuş demektir. İşte, güreş, bu kızılmaya kavuşmak için üç düşmlanla yapılan mücadeleyi simgeler. Sen de güleşle kızılelmaya, hakiki imana kavuşma savaşı vereceksin. İnşallah, son nefesin gelmeden kızılelmaya kavuştuğunu anlarsın. 'İnşallah' diyen Ahmet, dinledikleriyle bir anda elli yaş birden büyümüş gibiydi: -Babam, hep 'akılda kalmaz satırda kalır' derdi. Önceki gün güleşin neyi temsil ettiğine dair sülediklerinle... bugün anlattıkların yazılı olsaydı... Ahmet'in söyledikleri Hikmet Dede'nin hoşuna gitti: -Maşallah Ahmet'im, elli yaşındaki bir kimse gibi konuştun. Çok doğru sülersin, inşallah, bunları yazıp sana teslim ederim. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.