Öfkeyle kalkan zararla oturur

A -
A +

Mümin Pehlivanın söyledikleri, Adalı'yı bir nebze olsun kendine getirmiş, gerçekleri görmesini sağlamıştı: -A be Mümin Pelvan sen ne dersin, Hergeleci hasta mıydı? Adalı'nın bu suali Mümin pehlivanı daha da kızdırdı: -Anlamadın mı? Tabii anlayamazsın? Yenme hırsı gözlerini ve gönlünü kör etmiş. Hasta olmasaydı, onu bu hale getirebilir miydin? Adalı iki eliyle başına vurdu: -Tüüh benim akılsız başım. Nasıl da anlamadım. Haklısın Mümin Pelvan. Hırs gözümü ve gönlümü kör etmiş. Adalı Halil de Mümin Pehlivanın yanına çökerek Hergeleci'yi ayıltmak için gayret etmeğe başladı. Mümin Pehlivan, Adalı'ya, Hergeleci'nin bütün ikazlara rağmen, ermeydanından kaçtı dedirtmemek için hasta hasta güreşe nasıl çıktığını anlattı. Mümin Pehlivanın ağzından çıkan her söz, zehirli bin hançer darbesi gibi Adalı'yı gönlünden yaraladı. Bu sırada elinde su ibriğiyle Ahmet yetişti, ibriği Mümin Pehlivana verdi. Adalı'ya çattı: -Hasta adamı ezmek nasıl olurmuş meydanda göreceksin. Adalı, Kara Ahmet'e bir şey söylemeğe çalıştı, ama beceremedi. Mümin Hoca, Kara Ahmet'i uzaklaştırdı. Hergeleci'nin yüzüne su serpti. Hergeleci kendine geldi. Adalı Halil çok üzgündü: -Te be İbrahim hakkını helal et. Hasta olduğunu bilemedim. Baş ucunda suçlu suçlu, süt dökmüş aslan gibi duran Adalı'yı görmek, acılar içinde kıvranan Hergeleci'yi gülümsetti elini Adalı'nın omzuna koydu: -Üzülme bre Adalı. Sağlam da olsaydım... yine beni bu hale getirirdin. Hepten de azgın boğa gibi olmuşsun, senin karşında kim durabilir? Hergeleci'nin sözleri, gergin havayı yumuşattı. Adalı Halil, Hergeleci'nin bu mertliği karşısında gözlerinin yaşarmasına mani olamadı. Hergeleci, Adalı ve Mümin Pehlivana dayanarak ermeydanını terk ederken, cazgır, merakla beklenen açıklamayı yaptı: -Son güleş, Hergeleci'nin çırağı Kara Ahmet ile Aliço'nun çırağı Adalı Halil arasında yapılacaktır. Pelvanlar, onbeş dakika sonra ermeydanında hazır olsunlar. Adalı Halil, biraz nefeslenmek ve yağını tazelemek için yanlarından ayrılınca, Mümin Pehlivan ve Hergeleci İbrahim, Kara Ahmet'e Adalının güreş tarzını anlattılar: -Kulaklarını iyi aç Ahmet. Birinci şart, öfkeni yen. Öfkeyle kalkan zararla oturur. Sinirlerine hakim olacak, güreş esnasında, Adalı'nın az önceki yaptıklarını unutacaksın. Adalı Halil tıpkı ustası Aliço gibi güleşir. Hiç acelesi yoktur. Sağlı-sollu elenselerle rakibini, ezer, yumuşatır. Ondan sonra yener. Onunla, güleşirken, ya oyunla güleşi karıştıracaksın ya da elenselerden kendini kollayacaksın. Adalı şu anda güleş yapmakta olan başpehlivanlar içinde Yusuf ve Kurtdereli Mehmet ile birlikte birinci sınıfın içindedir. Başpehlivanlıktaki asıl imtihanın şimdi olacaktır. Tulçalı ile güleşin Adalı ile yaptığın güleşin yanında çocuk oyuncağı kalacak. Başpehlivanlıktaki yerinin ne olduğu bu güleşle belli olacak. Ahmet, güreşin üsdatları, ustası Hergeleci İbrahim ve Mümin Pehlivanın nasihatlerini büyük bir dikkatle dinledi. Cazgırın başpelvanlar ermeydanına seslenmesiyle ellerini öpüp, hayır dualarını alarak yanlarından ayrıldı. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.