Göz pınarlarında biriken göz yaşı, gün ışığına çıkmak için zorluyordu. Kara Ahmet, gözyaşlarını Rüstem pehlivana göstermemek için yürüdü, rahatça ağlayabileceği ıssız bir köşe bulabilmek ümidiyle. Kainatın yükü binmiş gibi omuzları çökmüştü. Rüstem Pehlivan, boynu bükük giden Ahmet'in arkasından baka kaldı. Onun omuzlarına da galibiyetin korkunç ağırlığı yüklenmişti. Koca Yusuf, yanındaki Hergeleci'ye döndü: -Te be İbrahim. Senin çırak fena yenildi. Kuru Rüstem Ahmet'e ağır geldi. Hergeleci, başı önde ermeydanını terk eden çırağına baktı. -Bu, gayet normal be Yusuf Pelvan. Rüstem, başpehlivandır. Başta bize bile kök söktürür. -Aliço, onu başaltında güreştirmekle iyi yapmadı. -Yoo, yoo. İyi yaptı. Bizim çırağa büle bir ders lazımdı. Farkında değildi ama, bugüne kadar hiç yenilmedim diye ayakları yere basmazdı. Bir an önce başta güleşmek isterdi. Şimdi gördü, başpelvanın ne olduğunu. -Doğru sülersin be İbrahim. İstersen çırağın yanına git de biraz teselli ver. -Onun yanına gitmem, varlığım onu daha da sıkar. Onun, şimdi yalnız kalmaya, bol bol ağlamaya, kendi kendini hesaba çekmeye ihtiyacı var. Bu sırada, Küçük Yusuf da rakibi Çandırlı Mehmet'i yenmiş, başaltının son güreşinin Küçük Yusuf ve Rüstem arasında yapılacağı, cazgır tarafından ilan edilmişti. Hergeleci İbrahim, Koca Yusuf'a takıldı: -Hadi bakalım kolay gelsin. Bizim çırak ağlaya ağlaya meydanı terk etti, seninkisi sona kaldı. Ne dersin başaltını kurtarabilir mi? -Güleş bu belli olmaz. Kuru Rüstem çok zorlu bir pelvan, yıllardır başa güleşir. Fakat bizim çırak da çok acar. Çok kurnaz, güleşi senin güleşine benzer, ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Havaya girmez, pelvanlığın gereğini yaparsa alır gibime gelir. Koca Yusuf'un dediği gibi çırağı Küçük Yusuf, eski ismiyle Mehmed, Rüstem'i yenerek başaltında birinci oldu. Başta eşleşmeler, Kurtdereli Mehmet-Koca Yusuf, Katrancı Mehmet-Adalı şeklinde oldu. Koca Yusuf ile Kurtdereli Mehmet pehlivan, kıran kırana bir güreş yaptılar. Kurtdereli'nin kispeti, iki acı kuvvete dayanamayarak yırtıldı, yeni kispet bulundu ve daha sonra, Koca Yusuf, Kurtdereli'yi kucakta taşıyarak yendi. Kurtdereli hırsından ağladı ve Koca Yusuf, kendisini teselli ederek ödülün yarısını verdi, tavsiyelerde bulundu. Adalı Halil, Katrancı'yı akşama kadar güreştikten sonra ancak yenebildi. Koca Yusuf ile hemen güreşmeyi kabul etmeyince, ödül Yusuf'a verildi. Bu şekilde, efsane gibi anlatılacak Çardak güreşleri son buldu. Güreşlerden sonra da Kara Ahmet, ustasının yanına gelmedi. Koca Yusuf, Hergeleci İbralim'e, "Bu akşam Ahmet, benim yanımda kalsın" dedi. Hergeleci de severek kabul etti. Koca Yusuf Ahmet'i, nerede bulacağını tahmin etti. Yürüdü, Deli Kızıl Sultan'ın Boğaz'ın içine doğru meydana getirdiği kum yoluna. Yolun, boğaz ile kesiştiği noktaya geldiğinde, gördü. Ahmet'in yönü, Boğaz'ın Avrupa kıyısına, Şeyhzade Süleyman'ın akıncılarıyla çıktığı Şükür Tepesi'ne doğruydu. Ya gönlü.... Yaklaştı, Ahmet'te hiç hareket yoktu. İyice yanına geldi, fakat hâlâ kumdan doğan adım seslerini duymamıştı. Ürkütmekten korkarak hafifçe seslendi, "Ahmet, yiğidim." diye. Ahmet'de yine hareket yoktu. > DEVAMI VAR