Osman Paşa'yı kıskanıyorlardı

A -
A +

Çar, Plevne'yi yardımsız bırakmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor... Generallerine, "Bu lanet kasabanın damarlarını kesin, buraya yiyecek, ilaç ve cephane girmemeli, fareler dahi açlıktan ölmeli" diyordu. 1877 Eylül'ünün sonlarına doğru Osman Paşa'nın durumu, kötüleşmeğe başlamıştı. Kendisinden kat kat üstün kuvvetlere karşı üç büyük zafer kazanmış, gazilik unvanına kavuşmuştu. Ama bu başarılar, Osman Paşa'ya ayak bağı oldu. Padişah tarafından bir kumandana 'Gazi' unvanı verilmesi, geçmişi savaşlarla ve zaferlerle dolu olan Osmanlı tarihinde nadir görülen bir olaydı. Diğer Osmanlı kumandanları, gazilik ünvanı üzerine Osman Paşa'yı büsbütün kıskanmaya başladılar. Plevne'yi kurtarmak için teşebbüse geçmiyorlardı. Ellerindeki kuvvetleri tehlikeye atmaktan, yenilmekten, mesul olmaktan korkuyorlardı. En önemlisi de Osman Paşa'ya haset edip, mağlup olmasını istiyorlardı. Tuna Orduları Başkumandanı Müşir Süleyman Paşa, Müşir Mehmed Ali Paşa ile Müşir Rauf Paşa'ya Plevne yolunu açmalarını emretti... Ancak bu kumandanlar, böyle bir şeye teşebbüs bile etmediler. Kendilerinden genç olan yeni başkumandan Müşir Süleyman Paşa'yı kıskanıyorlardı. Ne yazık ki komutanlarda din, vatan, millet gayreti gitmiş, makam-mevki hırsı başlamıştı. Halk, bu durumun farkındaydı ve Tuna türküsünde feryat ediyordu, vicdanların uyanması için: Tuna'nın var iki kolu, Düşman sardı sağı solu, Askerim çok cephanem yok, Yetiş Süleyman'ın kulu. Gazi Osman Paşa'nın Eylül 1877'in ilk günü 56 bin askeri vardı. Bir günde, 3. Plevne Muharebesi sırasında, 4 bin askeri şehîd düşmüş... Çok sayıda asker de artık savaşamıyacak şekilde ağır yaralanmıştı. Kuvveti , 52 bine inmiş?ti. Bu kuvvetin iaşesi, yiyeceğini temin etmek kolay değildi. Yalnız yiyecek için haftada 250 araba erzaka ve bin baş sığıra ihtiyaç vardı. Plevne'de yiyecek çok azalmıştı. Askere günde bir tayin veriliyordu. Cephane de yok gibiydi. Osman Paşa, cephanenin azlığından yeni bir Rus saldırısından çekiniyordu. Cephanenin azaldığını en yakınlarından bile gizliyordu; Rusların kulağına gider diye. İki aydır kuşatma altında olan Plevne'nin sivil halkı da yiyecek sıkıntısı çekmeğe başlamıştı. Yiyecekle ilgili sıkıntıya katlanacaklardı, ama ya ilaç. İki ay içinde üç büyük muharebe yaşanmıştı. İlaç, özellikle de ameliyatlarda hastayı bayıltmaya yarayan eterin yokluğu dayanılır gibi değildi. Eter yokluğundan, yaralılar, bayıltılmadan ameliyat ediliyor, bacağı, kolu kesiliyordu. Leva?zım reisi Şevket Paşa, yiyecek, cephane ve ilacın muntazam temîni için büyük gayret gösteriyordu. Şevket Paşa, 18 Eylül'de Orhâniye'den çıktı. Civardan külliyetli cephane ve yiyecek toplamıştı, bunları 1.500 arabaya yerleştirdi, büyük bir konvoy hâlinde Plevne'nin yo?lunu tuttu. Konvoyu 12 bin Türk askeri muhafaza ediyordu. Sofya, hâlâ Türklerin elindeydi ve büyük gayretlere rağmen Ruslar, ne Sofya'yı düşürebilmiş ne de Sofya-Plevne yolunu kesebilmişlerdi. ¥ Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.