Osmanlı tokadı şimşek gibi çaktı

A -
A +

Rakibini küçük görmüş, gereken dikkati göstermemişti. Pytlasinski'yi rahat yeneceğine inanıyordu. Yedi dakika içinde rakibinin güreş derecesini anlamıştı. Pons ayarında değildi. Ahmet, bol bol tövbe etti, gücü, kuvveti, bilgiyi, Allahü teaalının bir ihsanı değil de kendi malı gibi gördüğü için. 19 Ocak Perşembe günü Figaro gazetesinden geldiler. Nasıl yenildiğini sordular. Ahmet, "Rus pehlivanına değil, gafletime ve gururuma yenildim. Rus, beni kurnazlıkla yendi. Bizim, yağlı güreşte de kurnazlıkla rakibini yenmek vardır. Biz, güreşi savaş kabul ederiz. Savaşta uygulanan bütün taktikler güreşte de uygulanır. Pytlasinski'nin güreş derecesini anladım, onu tanıdım. Şimdi, Yüce Mevlanın izniyle dokuz tane Rus güreşçisiyle rahatça güreşirim." dedi. Ahmet'in bu cevabı, 20 Ocak tarihli Figaro gazetesinde, "Rus, pehlivanı beni hile ile yendi." şeklinde çıktı. Fransızlar, hile ile kurnazlığı birbirine karıştırmışlardı. İki tarafın menajerleri görüştüler. İkinci güreşin 20 Ocak 1900 Cuma gecesi yapılması kararlaştırıldı. Ahmet, güreş anına kadar Benoit, dahil hiçbir şey düşünmemeğe çalıştı, güreşten başka. Uyudu, uyandı, kalktı, oturdu, hep nasıl yenildiğinin değerlendirmesini yaptı. Bu yenilgide en büyük etkinin, kendisini beğenmek olduğuna karar verdi. 20 Ocak akşamı, Kara Ahmet ve Rus güreşçi Pytlasinski, Folies Bergere'de ikinci defa karşı karşıya geldiler. Salon doluydu. Alkışlar ve ıslıklar artık Rus Pytlasinski içindi. İki pehlivan tokalaşmadılar bile. Birbirlerine yiyecek gibi bakıyorlardı. Ahmet, sakin olmak istiyordu, ama bir türlü başaramıyordu. Hakemin düdüğüyle birlikte, birbirlerine saldırmağa başladılar. Ahmet, azgın bir boğa gibiydi, ama bu sefer daha dikkatliydi. Rus, Ahmet'in zayıf tarafının köprü kuramamak olduğunu bildiğinden kafa kol oyununu almak için fırsat kolluyordu. Bir ara kafa kol oyununu almak için harekete geçti. Ama, Ahmet, tetikteydi. Rus'un niyetini anladı. Başını hızla aşağı çekerek kurtuldu. Kurtulmakla kalmadı, belinden yakalayarak rakibini yere indirdi. Fakat, bastıramadan Pytlasinski ayağa kalktı.. Güreş tekrar ayakta başladı, daha doğrusu Ahmet'in elense yağmuru. Ahmet'in her elensesi şimşek gibi Rus'un ensesinde çakıyordu. Rus, hakemlere, ensesini göstererek şikayette bulundu. Hakemler, nizami deyince Rus, son çareye başvurdu. Ahmet'in suratının ortasına tokadı patlattı. Ahmet'in gönlü yaralıydı. Hafızası, Plevne, kılıç, mermi ve top güllesiyle parçalanmış nice cesetler, güler iken gülmez olan yüzlerle doluydu. Tokat, acı hatıraları canlandırdı. Osmanlı, tokadı Rus'un boynunda patladı. Pytlasinski, bir müddet, ayakta sallandı ve minderin bir köşesine yığılıverdi. Araya, hakem ve jüri girdi. Rus güreşçisi, tedavi için revire alındı. Ahmet, bir şey yokmuş gibi sakin sakin köşesine gitti. Filiz Nurullah, "Ne ettin Ahmet. Şimdi seni mağlup sayacaklar." diye bağırdı. Ahmet'in cevabı, yalnızca, "O başlattı" oldu. Seyirci, çıldırmış gibiydi. Ellerine ne geçerse, Ahmet'e doğru fırlatıyorlardı. Dürbün, şemsiye. Hatta kama bile fırlatan vardı. Ahmet, seyirciye bakıp acı acı gülüyordu. Düne kadar kendisi için çıldıran seyirci, şimdi elinden gelse bir kaşık suda boğacaktı. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.