Pierri, Ahmet'in sorusunu, böyle bir şeye sevincinden inanamamasına verdi: -Nasıl olacak be Ahmet Pehlivan. Bir kadın... bir Fransız dilberi gibi. Ahmet, duyduklarına inanamadı. Büyük bir öfkeyle Rum Pierri'nin yakasını tutup hırsla ayağa kaldırdı ileri itti: -Sen büle bir şeyi bana nasıl sülersin. Bir kadınla zina yapacağımı nasıl düşünürsün. Kara Ahmet, Benoit'e döndü, ona doğru tükürdü: -Tüh sana be. Ben de seni bir şey zannetmiştim. Ve Ahmet, döndü, yürüdü. Benoit, donup kalmıştı. Pierri, kendisi için ne söylemişti de Ahmet, bu kadar kızmıştı. Pierri'ye döndü, bağırdı: -Benim hakkımda Karamel'e ne söyledin. Pierri gülerek cevap verdi: -Bu gece onunla beraber olmayı istediğini. Benoit, "Nee! Bunu nasıl söylersin" diyerek tokadı Pierri'nin suratına yapıştırdı. Pierri, Benoit'in tokadıyla tam manasıyla şok oldu, kendini savunmağa çalıştı: -Ama bayan, siz söylediniz, bu akşam onunla beraber olmak istiyorum diye. Benoit, iyice çıldırdı: -Sen beraber olmaktan yalnızca konuşmayı kastetmiştim. Ahmet, Pierri ile Benoit arasında konuşulanları duymuş, ama Fransızca olduğu için bir kelime bile anlamamış, Benoit'in tokadını görmüş, bir anlam verememişti. Ahmet'in gittiğini gören Benoit fırladı, "Karamel" diyerek kuşağından tuttu. Ahmet döndü, gözyaşları içinde Benoit'i gördü. Benoit, Pierri'nin yalan söylediğini, kendisinin beraber olmaktan niyetinin yalnızca konuşmak, tanışmak olduğunu söyledi. Ama Ahmet, gözyaşları içinde Fransızca söylenen bu sözlerden bir şey anlamadı. Benoit'i tartaklamadı, fakat, yüzüne de bakmadı, bir şey söylemeden, odasının yolunu tuttu. Benoit, gözyaşları içinde arkasından baka kaldı. "Karamel" diye seslendi, fakat Ahmet, ne döndü ne de baktı, odasına doğru yürüdü... gitti. Benoit, olduğu yere çöktü, sarsıla sarsıla ağlama başladı. Pierri ve Depraz'ın menajeriyse, oturdukları yerden şaşkınca Ahmet ve Benoit'e bakıyorlardı. HHH Son yaşadıkları Ahmet'in gözünü iyice korkutmuştu. Kendisine rüşvet ve zina teklif edilmişti. Gerçi, Benoit'in Pierri'yi tokatlaması, ağlayarak bir şeyler anlatmağa çalışması, aklını karıştırmış... Pierri'nin yalan söyleyeceğini düşündürmüştü. Buna rağmen, Benoit'in, Pierri vasıtasıyla defalarca yaptığı görüşme teklifini kabul etmemişti. Bir an önce Paris'ten ayrılmaktan başka bir şey düşünmüyordu. Bir hafta sonra, Depraz ile yapılan ikinci güreşi de kazanan Ahmet, ustasına, Paris'ten bir an önce gitmek istediğini, burasını sevemediğini söyledi. Ustası Hergeleci'nin de canına minnetti. O da Paris'e hiç ısanamamıştı. Fakat, Pierri, peşlerini bırakmadı. Onları Paris'te güreş yapmağa razı edemeyince başka bir yola başvurdu. Belçika ve Rusya'ya gitmeyi teklif etti. Ahmet ve ustası bu teklifi kabul ettiler. Ahmet, Belçika ve Rusya'da muhtelif güreşler yaptıktan sonra 1986 Ocak ayının son günlerinde İstanbul'a döndüler. Ahmet, aradığı güzeli Frenk diyarlarında da bulamamış, senelerdir yanından ayırmadığı elma, Frenk güzelleri karşısında ışımamıştı. > DEVAMI VAR