Paris'te kalmak istiyordu

A -
A +

Ahmet, Benoit'in arkasından baka kaldı. Mehmet'in, "Ne o Ahmet Pelvan. Fransız dilberinin öpücüğü gönlünü çaldı galiba." takılmasıyla kendine geldi. Utandı, içine düştüğü halden kurtulmak için Mehmet'in koluna kızgınlıkla yapıştı: -Bre Mehmet, de bakalım. O şıllığa ne süledin ki yanımızdan büle kırıta kırıta ayrıldı. Mehmet muzip muzip güldü: -Ne diyeceğim.... Bizim pehlivan sizinle tanışmaktan çok memnun oldu. O da sizinle en kısa zamanda tekrar görüşmek istiyor. Osmanlı ülkesinde sizin gibi bir güzel görmediğini, heyecandan elini sıkamadığını söylüyor, dedim. Ahmet, Mehmet'in sözleriyle çıldıracak gibi oldu, yakasından yakaladı: -Te be sen... bunları, nasıl sülersin? Mehmet, Ahmet'in şaka kaldıracak halde olmadığını görünce hemen çark etti: -Ahmet pehlivan. Şaka yaptım. Sen hiç şakadan anlamaz mısın? Mehmet'in sözleri Ahmet'i biraz olsun rahatlattı: -Bak Mehmet... kadınlı işlerin şakası olmaz. Bu işlerin şakasının, nice cinayetlere, er kişinin dünya ve ahiret perişanlığına sebebiyet verdiğini bilmez misin? Şimdi süle bakalım... o kadına ne dedin de cilve yaparak yanımızdan ayrıldı. Mehmet, Kara Ahmet'in hassasiyeti karşısında şaşırdı: -Ne diyeceğim be Ahmet Pelvan. Niçin elini sıkmadığını sordu. Ben de bizim dinimize göre, yabancı kadınların ellerini tutmanın, onlarla senli benli konuşmanın uygun olmadığını, Türk erkeği için kadının ya eş, ya ana, ya da namusu kendisine teslim edilmiş bir bacı olduğunu anlattım. Bunun üzerine bekar olup olmadığını sordu, ben de bekar olduğunu açıkladım. Söylediklerim bunlar. İnan ki başka bir şey söylemedim. Ahmet, inanmamış gözlerle Mehmet'e baktı, başını salladı, bir şey söylemedi, beşyüz metre ilerde duran ve şaşkınlıkla yaşananları seyreden ustasına doğru yürüdü. * * * Koca Yusuf'un ayrılmasından sonra, Ahmet, bütün ağırlığını Frenk güreşi grekoromeni öğrenmeğe verdi. Ahmet ve ustasını Paris'e getiren Rum Pierri ile güreşçi Tom Canon'a, Koca Yusuf üzerinden kazandıkları para tatlı gelmişti. Tatlı kazançları, Koca Yusuf ile aralarının bozulması sebebiyle yarım kalmıştı. Şimdi, Ahmet'i Paris'te güreştirerek para kazanmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı. Durumu Kara Ahmet'e açtıklarında Ahmet, "Ustam bilir" dedi. Ahmet de Paris'te kalmak istiyordu. Dört ay önce, Paris'ten gelip İstanbul'a giden ve Selanik'e uğrayan gemi ile ilgili yaşadıklarını unutamıyordu. Parisli Hristiyan ve İstanbullu Müslüman kadınları taşıyan kayığın yanında kızılelması ışımıştı. Elmayı ışıtan güzel İstanbullu mu yoksa Parisli miydi? Hıristiyan mı yoksa Müslüman mıydı? Kara Ahmet, Hıristiyan bir kızla evliliği düşünemiyor, kızılelmayı Hıristiyan kız ışıtmaz diye düşünüyor. Hikmet dede, evleneceği kızın diniyle ilgili açıklama yapmamış ama... Ahmet, Paris'te kalmak istiyordu... evleneceği kıza burada rastlama ihtimali büyüktü. Gönlünün kızılelmasının, Paris'te veya İstanbul'da oturma ihtimali, dolayısıyla bu iki şehirde onunla karşılaşması ihtimali yüksekti. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.