Pehlivanlığına laf atılması Ahmet'i çok kızdırmıştı. Sait Beşir'in söyledikleri onu daha da kızdırdı: -Hem sataşırsın hem de dellenme dersin. Nasıl dellenmem. Ben, Deli Hafız pelvanın çırağıyım. Kara Ahmet, Koca Yusuf'tan ayrıldıktan sonra trenle İstanbul'a gelmiş ve ilk iş olarak Koca Yusuf'un tanışmasını söylediği Sait Beşir'i bulmuştu. Koca Yusuf, Sait Beşir ve babası İbrahim pelvanın 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, sağ salim İstanbul'a ulaşmalarını sağlamıştı. Bu işi yapmasını ondan, hocası İsmail pehlivan istemişti. Kara Ahmet ile Sait Beşir, hemen kaynaşmışlar, birbirlerini çok sevmişlerdi. Sait Beşir, Kara Ahmet'e birkaç gün İstanbul'u gezdirmişti. Kara Ahmet, İstanbul'a sevdalanmış, 'Ben bir daha İstanbul'dan dışarı adımımı atmam, hamallık yapar, yine burada yaşarım', diyordu. İşte şimdi, iki kafadar Kara Ahmet'e ustalık yapacak Hergeleci İbrahim'i arıyorlardı. Kara Ahmet'in ilk güreş hocası Deli Hafız, onun, Hergeleci İbrahim'e çırak olmasını istemişti. Yaptıkları araştırma sonunda, Hergeleci İbrahim'in Prens Abbas Halim Paşa'nın yanında kaldığı tespit etmişlerdi. Paşa'nın Emirgan'daki konağına gitmek için gelmişler ama konağa gitmeden önce karşılarına bir ayı çıkmıştı. Sait Beşir, "Bu pelvanlar hep büle yarı deli midir. Yusuf ağam da çabuk kızardı, kızdı mı gözü bir şeyi görmezdi. Bu Ahmet ise ondan da deli. Nereden de takıldım" diye kendi kendine yiyordu. Kara Ahmet'in ayıya güreşmek istemesi kahvedekilerin çok hoşuna gitmişti hemen teşvik ettiler: -Afferin sana be delikanlı. Göster şu ayıcığa güleş nasıl olurmuş. -Sen çok rahat yenersin bu ayıyı. Ayıdan da güleşçi mi olurmuş. -Aman pençelerine dikkat et. Sait Beşir, kızgınlıkla ortaya atıldı, Kara Ahmet'in güreşmesini isteyenlere bağırdı: -A be siz de hiç insaf yok mu? Yangına niçin körükle gidersiniz. Bu bir deli. Mani olmak yerine niçin teşvik edersiniz. Kendinize eğlenceyi başka yerde arayın. Ayı bu delikanlıyı yaralarsa vicdanınız sızlamayacak mı? Sait'in müdahalesi, neşeli bir güreş seyretmeye hazırlananları kızdırdı: -Sana ne olur be? İşine bak. Koca adam. Senin korumana mı muhtaç? -Ayının burnunda halka var. Zarar veremez. -Görelim bakalım, delikanlı hakikaten de pelvan mı? İstanbul'da güleşçi olmak, ayıyı yenmekten geçer. "İstanbul'da güleşçi olmak ayıyı yenmekten geçer" sözüne hepsi kahkaha ile güldüler... Ayı ile güreşmek için bekleyen Kara Ahmet de... Bu sırada, çingene genci ayının karşısından çekilmiş, Ahmet ayı ile karşı karşıya kalmıştı. Ahmet, ayı ile karşı karşıya kalınca gerçeğin farkına varmıştı. Ne yapmıştı büle. "Akıllanmayacaksın bir türlü. Ayının karşısında cümle aleme rezil ol da gör. Ayıyla güleşip te neyi ispatlayacaksın. Ne kadar acı kuvvetin olduğunu mu? Pelvanlık acı kuvvet mi? Acı kuvvetse, ayı senden daha fazla pelvan sayılır. Pelvanlık, nefsine, sinirlerine hakim olmak, ustalık, bilgelik değil mi? Sen nefsine büle mi hakim olacaksın, senin bilgeliğin ayı ile güleş mi der" şeklindeki düşünceler Ahmet'in beynine hücum etmiş, gönlünü kıskaç altına almıştı. Ama olan olmuştu. İşte ayı karşısındaydı ve homurdanarak kızgın bir şekilde bakıyordu. > DEVAMI VAR