İsmail Pehlivan'ın işaretiyle birlikte, kahya ve Yusuf, harekete geçtiler. Yusuf, üzerindeki beyaz gömleği çıkardı. Yusuf'un beyaz gömleği altından bembeyaz vücudu meydana çıktı. Yusuf, tam bir delikanlı olmuştu. Henüz 17 yaşında olmasına rağmen, ataları rüzgarın oğlu akıncılara benziyordu. Bu haliyle rahat 90 okka çeker gibiydi. Güreşçiden iyi anlayan Deliormanlılar, hayranlıklarını gizleyemediler: -Maşallah diyin şu yiide! -Breh! Breh! Analaa ne yiitlee duururmuş bre! -Allah nazarlaadan saklasın! Şindiden tam bir başpelivan gibi olmuş ba! Yusuf, heyecanlanmıştı. Beyaz tenli olduğu için, yüzünün kızarması hemen belli oluyordu. Yusuf, bir eliyle kıspetini tuturak hocası İsmail Pehlivan'ın karşısına geldi. Demir Baba'nın kıspeti, Yusuf'a bayağı bol gelmişti. Hocası, bol gelen kıspete bakıp Yusuf'a manalı manalı gülümsedi. Az sonra kahya da, kıspetini giymiş halde geldi. Kahya ile Yusuf, İsmail Hoca'nın karşısında kıbleye karşı birbirleriyle el bağlayıp, sağ elle rakibinin sağ elini, sol ile sol elini tutup, duayı beklemeğe başladılar. Bu hareketleri, güreşimiz, bütün işimiz Hak içindir, Hak karşısında boynumuz kıldan incedir, manasınaydı. Kahya ile Yusuf'un el bağladığını gören Deliormanlı ihtiyarlar, gözyaşlarına mani olamadılar. Çünkü, el bağlamayla artık güreşte geri dönülmez an, gelip çatmış olurdu. El bağlayan güreşçiler, şartlar ne olursa olsun, hatır gönül dinlemeden kıran kırana güreşmek zorundaydı. Güreşçiler el bağladıklarında, Deliormanlı ihtiyarlar, kendilerini tutamazlar, sanki ermeydanına kendileri çıkmış gibi heyecanlanırlardı. İsmail Pehlivan, "Hani Ali, hani Veli, nerde pelvanların evveli?" diye başlayan ve "Vur sarmayı kündeden at, getir Hazreti Muhammed Mustafa'ya salavat, Allah! Allah! İllallah! Dualarla hep birlikte şu yiitlere diyelim maşallah" diye biten duasını okudu. Duanın bitmesiyle birlikte her iki pehlivan, yağlı güreşin ısınma hareketi olan ve her bölümü ciltlerle anlatılamayacak güzelliklere, manalara işaret eden peşreve başladılar. Yusuf, çok heyecanlıydı. Yere mi basıyordu, yoksa havada uçuyor muydu, farkında değildi. Kartal gibi çırpınırken zaman zaman da bir eliyle düşmemesi için kıspetini tutmağa çalışıyordu. Yusuf'un bir şey dikkatini çekti, çok şaşırmıştı. DEVAMI VAR