Kırkpınar'ın tarihçesinden, manasından ve doğmasına sebep olan alperenlerden ve hadiselerden bahsettikten sonra, şimdi de yağlı güreşte Batılı'nın hiç tanımadığı, bizlerin de unuttuğu güzelliklerden bahsetmek istiyoruz. Yağlı güreş için pehlivanlar, ermeydanına, Kıble'ye karşı durduktan sonra, "Allah Allah" nidaları, dua ve Hazreti Muhammed'e salavatlarla salınır. DÜĞÜN SAVAŞ VE GÜREŞ Pehlivanlar, niçin bu şekilde ermeydanına gönderilir? Türk askeri, cenge de bu şekilde gönderilir de onun için. Kırkpınar güreşleri, barış zamanında harbe hazırlığı, sahip bulunulan maddi - manevi değerlere sahip çıkmak için, madden ve manen güçlü olmayı sembolize ettiği için, cenkteki bütün özellikler yağlı güreşte de vardır. Asker, savaşta, mehter marşlarıyla, yağlı güreşçilerse, davul zurnanın vurduğu kahramanlık türküleriyle coşmaktadırlar. Türk'ün hayatında, davul zurna üç yerde çalınır: Düğün, savaş ve güreşte. Savaş, sahip olunan güzelliklerin düşmana karşı savunulmasıdır. Güreşse, nefis ve kötü arkadaşla (çevreyle) savaşa hazırlıktır. Osmanlılar zamanında ve Cumhuriyet'in başlarında Kırkpınar, Hıdrellez günü başlardı. Nasıl Türk orduları genelde sefere baharda çıkıyorlarsa, pehlivanlar da baharın müjdecisi Hıdrellez günü ermeydanına çıkıyorlardı. Eskiden pehlivanlar, kıspeti giymezden önce iki rekat namaz kılar, ayaklarına kadar uzanan bir beyaz gömlek giydikten sonra kıspeti giyerlerdi. Böylelikle, hem kıspeti giyerken avret yerlerinin açılmasını önlemiş, hem de şehit olarak Kırkpınar'ın doğmasına vesile olan iki alperenin hatırasını canlandırmış oluyorlardı. SPOR AMAÇ DEĞİL ARAÇ Türk geleneğinde, spor amaç değil, güzelliklerin savunulmasında bir araçtır. At yarışları, kılıç kalkan, cirit, okçuluk, güreş, lobut, gürz ve mızrak atmak gibi Türk sporlarının hepsi, savaşa hazırlık içindir, insanı eğlendirirken eğitmeye yöneliktir. Yağlı güreşte asıl olan ustalık, bilgi, kuvvet, cesaret ve metanettir. Kilo ve yaş sınırlaması yoktur. Bileği ve yüreği güçlü, 50 kiloluk 60 yaşındaki ihtiyar hak etmişse başta güreşebilir. Geleneksel yağlı güreşte, zaman sınırlaması yoktur. Bugün, güreşleri, planlanan zamanda bitirebilmek için zaman sınırlaması getirilmiştir. Ağa, güreşçilerin ve misafirlerin evsahibidir, Kırkpınar'ın gerçek reisidir, ancak, bugün ağanın görevi yalnızca semboliktir. Avrupalı ve Amerikalılar, Koca Yusuf, Adalı Halil ve Kara Ahmet, Kızılcıklı Mahmut gibi yağlı pehlivanlarla, Türk güreşini, yiğitlik, mertlik ve gücünü tanıdılar. Türk yağlı güreş geleneğinde, bir pehlivan bütün rakiplerini yendikten sonra, kıspetini, Kâbe'ye astırırdı. "Güreşte rakiplerimi yendim, ancak senin nimetlerine şükretmekten aciz bir kulunum" demektir. Yağlı güreşte, güç ve oyun olarak birbirlerine eşit pehlivanlar, birbirlerinin güreş hayatlarını söndürmemek için "Kardeş Pehlivan" ilân edilir ve bir daha ciddi güreş tutmazlardı. Türk güreş tarihinin en meşhur kardeş pehlivanları Adalı Halil ve Kurtdereli Mehmet pehlivanlardır. PEŞREVDEKİ GÜZELLİKLER Peşrev, yağlı güreşçilerin, güreşe başlamadan önce ısınmak için yaptıkları, yağlı güreşin manasını anlatan bir çok güzellikler gizli ısınma hareketleridir. Yağlı güreşte, peşrev başlı başına bir destandır. Peşrev, Türkoğlu'nun vatan tutmak için Türkistan'dan Anadolu'ya, oradan da Avrupa'ya akışının ifadesidir, Türkoğlu'nun tarih macerasını anlatır. Peşrev, Türkoğlu'nun sembolleri, 'ok, yay, at, kurt ve kartal'ın figürleriyle donatılmıştır. Türkoğlu'nun, yurt tutmak için tarih boyunca akışı, yüzlerce yıl önce yazılan Şecere-i Terakime (Türkler'in Soyu) adlı kitapta, "Oğuz ili göçüp yürümedik yol var mı/Evin tutup oturmadık yurt var mı?" sözleriyle anlatılmıştır. Biz, bütün bunları dikkate alarak, "Türkistan'dan Kırkpınar'a" projesini ortaya atmış, Geleneksel Spor Dalları Federasyonu bu projeyi hayata geçirmek için çalışmaya başlamıştı. Ancak, yağlı güreş, mindere bağlanınca proje gerçekleştirilemedi. TÜRKİSTAN'DAN KIRKPINAR'A Bu projeyle, Kırkpınar kutlamalarının Türk'e Anadolu ve Avrupa'yı işaret eden Ahmet Yesevi Hazretleri'nin Türkistan'daki kabrinden ve Anadolu'yu ve Avrupa'yı vatan kılan Hacı Bayram Veli, Osman Gazi, Salcı Baba, Şehzade Süleyman, Paşaşiyiğit, Babaeski'de Sarı Saltuk gibi şahsiyetlerin kabirlerinden toprak alınıp, Gelibolu'nun fethi günü Rumeli'ye geçiş canlandırılacak ve Kırkpınar'ın başladığı Cuma günü, bir ağaç, bu topraklarla Kırkpınar bölgesine dikilecekti. Osmanlılar zamanında, güreşçiler, Trakya Fatihi Paşayiğit'in kabrini ziyaret ettikten sonra, Macar kralının kızı ve akıncı beyi Serdar Ali Bey'in hanımı Mehtap Hatun'un mezarını ziyaret ederlerdi. Mehtap Hatun'un kabrini ziyaretin manası neydi? Bu, Avrupa'yı vatan tutuşun işaretiydi. İkinci bir projemiz de, "Kırkpınar'a Osmanlı Ufku"ydu. Bu projeye göre, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya gibi eski Osmanlı topraklarındaki yağlı güreşçiler, Kırkpınar'a katılabileceklerdi.