Plevne yerle bir olmuştu

A -
A +

Plevne'de minareler yıkılmış, damlar, canlıların başına devrilmiş, yangınlar ortalığı kavurup geçmişti. Rus ordugâhında 150 bin askerin içinde yalnız bir kaç kişi, üçüncü Plevne Taarruzu'nun gününü biliyordu. 11 Eylül, Çar'ın isim günüydü. Plevne'ye üçüncü Taarruzu'n uğurlu kabul ettikleri bugün başlamasına karar verildi. Çar, neticeden o kadar emindi ki, ordusunun Plevne'ye girişini görmek üzere, şehrin karşısına gelmişti. Rus istihkâm birlikleri, Çar'ı ve kardeşi başkumandanı korumak için, Türk topçu ateşinin erişemiyeceği yerde, yüksek bir platform inşa etmişlerdi. Büyük bir çadır kurulmuş ve çadırda büyük bir masa hazırlanmıştı. Masada zafer sonrası kutlama için yiyecek ve şaraplar vardı... Çar, onbinlerin katledilişini, bir medeniyet çiçeğinin yok edilişini... Şarap içerek kutlama hazırlığındaydı. Ve Çar, 'hücum' dedi. Generallerini 'zaferi kazanmadan sakın ola dönmeyin' diye tembihledi. 11 Eylül 1877 günü, şafağın sökmesiyle birlikte, Çar'ın mutlak zafer beklediği taarruz başladı. Sel gibi aktılar... Bırakın insanı, canlı fare dahi kalmamıştır diye düşünülen ve dört gündür korkunç top ateşiyle hallaç pamuğu gibi atılan Türk tabyalarına... İstihkamlarına. Rus askeri, zincirinden boşanmış gibi koştu, topçu ateşinin desteğinde, zaferden emin olarak, Plevne üzerine... Türk tabyalarına ulaşınca Ruslar, hayalet görmüş gibi oldular. Türk askerleri, toprak tabyalarda, mezardan çıkar gibi üzerlerinden toprak döküle döküle, efsanelerden çıkmış gibi doğrulunca... Rus askerlerinin tutan elleri tutmaz, yürüyen bacakları yürümez oldu, sanki ipnotize edilmişlerdi. Çar'ın bulunduğu yerde, Çar'dan başka herkes büyük iştah ile yiyip içiyordu... Hem aşağıdaki hücumu seyrediyorlar hem de gülüp söylüyorlardı. Çar II. Aleksander ise, tek lokma yemedi ve tek yudum şarap içmedi. Aklı fikri, ordusunun taarruzunda idi. Daha ilk hücumda, tabyalara giden yokuşlar, kan deryasına dönmüş ve devamlı akan kan, yüzeyi çok kaygan hâle getirmişti. Rus askerleri, kendi kanlarına bastıkça kayıyorlardı, tabyalardan aşağı doğru. Plevne'nin batısı, Namazkulesi, Bayır ve Vid Suyu ile tabiî şekilde muhafaza altındaydı. Üç tepe de çok güçlü müstahkem mevkiler hâline getirilmişti... Asker ve Plevne'deki sivillerin, Kara Ahmet ve arkadaşlarının insan üstü çalışmalarıyla bir ay içinde. Plevne kasabasını düşürmek için, üç tepeden asgarî birinin Ruslar'ın eline geçmesi şarttı. Griviçe, Radişevo ve Krişnin köylerinin her biri, Plevne'nin mer?kezine 5'er kilometre mesafedeydi ve Türkler'in elindeydi. Üçüncü Plevne Taarruzu'na Ruslar, üç kolordu, Romenler bir kolordu ile katılıyorlardı. Ayrıca müstakil birlikler ve vahşi Kazaklar vardı. Askerî okullarda okutulan tabiye kaidelerine göre... Bir taarruzda belli bir zayiat vererek bir müstahkem mevkii düşürmek mümkündü. Bu kaide, ağızdan dolma ateşli silâhlar devri, bir kuşak öncesi için şüphesiz doğru idi. Fakat seri ateşli silâhların savunduğu müstahkem mevkiler için, bu kaide değerini kaybetmişti. ¥ DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.