Polisler coplarını kaldırdı

A -
A +

Aliço'nun çırağı, devler devi Adalı Halil karşısında bile bir adım geri adım atmayan Ahmet çaresizdi... şiddetli esen Paris fırtınası karşısında, tam manasıyla şaşırmış, ne yapacağını bilemez vaziyette geri geri gidiyordu. Ahmet gidiyor, şemsiye darbeleri kafasına iniyordu. Olanlar oldu. Ahmet meydanda kayboldu, görünmez oldu. Arkasını görmeden geri geri gidince, perondan rayların üstüne düşmüştü. Ahmet, yağlı güreşin verdiği alışkanlıkla inanılmaz bir şekilde havada dönmüş, raylarnı üstüne sırtüstü değildi, elleri üstüne düşmüştü. Göbeği yıldız görmemişti. Ahmet, bir bayanın darbeleriyle düşmekten utançla doğruldu. Kulakları çın çın öten kahkaha sesleriyle doldu. Bayan kendinden geçmiş, şemsiyesiyle Ahmet'i işaret ederek katıla katıla gülüyordu. Yanındaki arkadaşları da ona katılmıştı. Bu kadarı da fazlaydı. Ahmet, başına yediği şemsiyeleri sineye çekmişti. Paris'te, gurbet diyarında, Frenkler içinde Osmanlı kimliğini, Türklüğü haykıran elbiseler içinde alay edilmesine dayanamazdı, hem de şımarık kimseler tarafından... yerinden fırladı. Bir hamlede peronun üstüne sıçradı. Çok kızmıştı. Kadınların karşısına dikildi. Çakmak çakmak gözlerle bağırdı: -Siz, ne utanmaz kadınlarsınız be. Ahmetin gök gürler gibi bağırması karşısında kadınlar, "Polis, polis" diye bağrışarak sağa sola kaçıştılar. Ahmet'e şemsiyesiyle vuran kadın ise ipnotize edilmiş gibi Ahmet'in karşısında kala kalmış, kaçamamıştı. Ahmet, o kızgınlıkla elini kaldırdı. Gözü bir şey görmüyordu. Kadın gözlerini açmış, korkuyla Ahmet'e bakıyordu. Korkuyla bakan gözlerde kızıl elmayı, kızılelmayla da Hikmet dedeyi ve Hikmet dedenin, kızgın iken hiçbir hareket yapma, ayaktaysan otur, sözünü hatırladı ve elini indirdi. Perondaki sıralardan biri üzerine oturdu. Bu sırada polisler geldi. Polisleri gören şemsiyeli kadın hemen yanlarına koştu. Ahmet'i göstererek bir şeyler anlattı. Polisler Ahmet'in yanına geldi. Bir polis bir kolundan diğeri bir kolunda tutarak, Ahmet'i kaldırmak istediler. Ahmet'in kadınlar kaşsında, Hikmet dedenin sözlerini hatırlayarak giden kızgınlığı geri geldi. Ahmet, şöyle bir silkindi. Polisler savruldu. Yere düşen polisler, kalkmalarıyla birlikte, coplarını çektiler. Ahmet'i iki taraftan kuşattılar. Ahmet de, sırtını duvara vererek savunma vaziyeti aldı. Polislere karşı koymakta kararlıydı. Ahmet'in teslim olmağa yanaşmadığını gören polisler, üzerine üzerine yürümeğe başladılar. Kadınlar, merakla olacakları bekliyorlardı. Onlara yeni bir eğlence vesilesi çıkmıştı. Polisler, yavaş yavaş yaklaştılar. Ahmet, köşeye sıkıştırılmış bir aslan gibiydi. Polislerle Ahmet arasında mesafe iyice kısalmış, Ahmet, Osmanlı tokatlarını hazır etmişti. Paris'e kızılelmayı bulmak için gelmiş, bahtına şemsiye düşmüştü. Şimdi de polis copları başına inmek üzereydi. Polisler, çoplarını kaldırdılar, tam Ahmet'e vurmak üzereyken beklenmedik bir şey oldu. Bir delikanlı "Halte (Durun)" diye bağırarak ortaya atıldı. Fransızca polislere, bir şeyler söyledi. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.