Rakibi Hackenschmidt'ti

A -
A +

Güreşlerinin, Türkoğlunun Kızılelması başşehirlerinde olmasında hikmet neydi. Acaba, fetihlerin yalnızca silah, top tüfenkle olmamasıyla mı ilgiliydi. Bu diyarlarda yaptığı güreş, güreş esnasında, sonrası ve öncesinde gösterdiği mertlik, yiğitlik ve insanlık, aldığı galibiyetler de fethin içinde miydi? Fetih, Kızılelma deyince Ahmet'in aklına Benoit geldi. kavuşmak için Budapeşte yoluna düştüğü kızılelmasıyla burada karşılaşabilecek miydi? Ahmet, bir gece vakti Budapeşte'ye geldi. Osmanlı elçilik görevlilerine haber verdi. Hemen organizatörleri buldular. Ahmet'in yanına, Macarcayı iyi konuşan ve Budapeşte'yi çok iyi bilen elçilik katiplerinden Vidinli Hüseyin efendiyi verdiler. Ahmet, otele yerleşti. 29 Eylül'de dünün nazlı Budin'ine, bugünün Budapeşte'sine gelmişti. Ahmet, 30 Eylül'de hiç dışarı çıkmadı. Budepeşte'yi çok merak etmesine, gezmek istemesine rağmen günü dinlenmekle geçirdi. Gezme, görme işini güreşlerden sonraya bıraktı. 1 Ekim'de güreşi vardı. Güreşecek hali yoktu. Ayakları şişmiş, kalbi sancıyordu. Ama ölse de güreşecekti. Mademki güreş de, fethin bir çeşidiydi, mademki kızılelmasına, Benoit'e güreşle kavuşacaktı... 1 Ekim akşamında rakibi Macar Şarl Yuvav idi. Kara Ahmet'in salonda görülmesiyle birlikte alkışlar ortalığı yıktı. Güreşler serbest tarzdaydı. Ahmet'in başarıları buralarda duyulmuştu. Ahmet'in gözü acaba gelmiş mi diye tribünlerdeydi. Ama bir şey göremedi. Güreşin başlamasıyla birlikte, Ahmet, sağlı sollu elenselerle tufan olup yağdı, Macar rakibinin üzerine. 10 dakika dolarken, Ahmet, kuvvetli bir elenseyi tırpanla tamamladı. Rakibini, kökünden kesilmiş meşe gibi yere devirdi. Kalkmasına fırsat vermeden bir kaplan gibi bastırdı. Rakibini iyice zaptetti. Rakibinin sol tarafına geçti. Sağ kolunu rakibinin koltuk altından sokarak yüklendi. Macar rakibinin bütün karşı koymasına rağmen, çevirerek sırt üstü yendi. Ahmet'in ikinci günkü rakibi Fransız Veber'di. Ahmet, işi uzatmadı. Güreşin 5. dakikasında bel kündesiyle rakibinin işini bitirdi. Daha sonraki rakip yine bir Fransız'dı. Ahmet, Aimab de la Calmette isimli bu güreşçiyi sekiz dakika içinde yendi. Bu galibiyetiyle finale yükseldi. Finaldeki rakibi, Rus Hackenschmidt'di. Bu güreşçi, Ahmet'in şampiyon olduğu 1899 Cihan Şampiyonluğu güreşlerine katılmış, ancak dereceye girememiş ve Ahmet ile karşılaşmamıştı. İki güreşçi, 16 Ekim 1900'da karşı karşıya geldiler. Alman asıllı Rus Hackenschmidt, 1878 doğumluydu, Ahmet'ten yedi yaş daha küçüktü. Çok iyi bir güreşçi olmakla birlikte, aynı zamanda halterci ve vücut geliştirme şampiyonuydu. 1.90 boyunda ve 110 kilo ağırlığındaydı. Vücut yapısı Ahmet'ten çok farklıydı. Ahmet, Hackenschmidt'i görünce çok şaşırdı. Vücudu, baştan başa adaleydi, incecik beline karşılık geniş bir göğsü vardı. Bu güreşçi, 6 sene önce Petesburg'da karşılaştığı ve Osmanlı tokadıyla dişlerini döktüğü güreşçiydi. İki güreşçi birbirlerini tanımazlıktan geldiler. Ahmet, rahatsızdı. İlk üç gün yaptığı güreşler sonucunda kalbinde sancılar artmıştı, ayakları tekrar şişmeğe başlamıştı. Vidinli Hüseyin efendinin yardımıyla çıktğı Macar tabip, Ahmet'i muayene etti. Güreşmesinin çok tehlikeli olduğunu söylemişti. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.